Türkiye'nin planlı kalkınma dönemine girmesinden sonra "patlama" sözcüğü bilimsel bir derinlik kazandı. Ve öğrendik ki, ülkemizde önce, bir "nüfus patlaması" olmuş...
Nüfus patlamasını, kentleşme olayıyla "taşra patlaması" izledi.
Arkasından sıra, "trafik patlaması"na geldi.
Trafik patlaması, nüfus patlamasını pekâlâ dengelemeye yeterli bir patlamadır; ölmek için artık başka bir patlamaya gerek yok, diye düşünürken; ortaya patlayıcı maddelerin patlamasıyla, tabanca patlaması çıktı...
***
Art arda bu kadar patlamaya, patlamadan nasıl dayanacağız, diye herkesin yüreğine bir kara kâbus çöktüğü sırada; bir de baktık ki, patlama zincirine bir halka daha eklemiş: "Soygun patlaması!"
***
Soygun patlaması, ev soygunlarıyla başladı, yol soygunlarıyla genişledi, banka soygunlarıyla azgınlaştı, tren soygunlarıyla doruğuna erişti.
Nüfus patlaması, taşra patlaması, trafik patlaması, dinamit lokumu patlaması, tabanca patlaması, soygun patlamasıyla paralel olarak, gaz tüpü patlamaları da büyüdükçe büyüdü...
***
Bu işlere aklı erenler, bütün bu patlamaların, vaktiyle alınmayan tedbirler yüzünden radyoaktif bir zincirleme yarattığını söylüyorlar!
O nedenle, birçok kişi merak ediyor, daha ne gibi patlamalar olacak, diye...
***
Yeterince açılamayan üniversitelerle gündeme giren öğrenci patlamasını, işsizlik patlaması izleyecekmiş.
Ayrıca bütün bu patlamalardan sonra, bir de seçimlerde oy patlaması bekleniyormuş.
Önümüz yaz... Boru patlamalarının da eli kulağındadır. Nasıl ki, patlıcan mevsimiyle yangın patlaması da başlar. Tatil dönemiyle, yolcu patlamasını da hatırdan çıkarmamalı...
***
Şayet, bütün bu patlama düzeninde, patlamayan bir siz kalmışsanız; hiç utanıp sıkılmayın, hemen patlayın.
Nasıl ki, hanımlar:
- Dişimi bir sıktım, iki sıktım, sonunda patladım, deyip duruyorlar.
***
Gelinler patlıyor, kaynanalar patlıyor.
Depremle karalar, fırtınayla denizler patlıyor.
Anneler ikiye bölünmüş durumda. Tam komşuda kahve içerken çocukları kendilerini çağırınca bazıları:
- Patla e mi, diyorlar.
Bazıları:
- Patlama e mi...
Babalar ise hemen şamarı kaldırıyorlar:
- Şimdi patlatırım ha...
***
Lokavtlar patlıyor, grevler patlıyor, grizular patlıyor, uçaklar patlıyor, tankerler patlıyor, nutuklar patlıyor, demeçler patlıyor, küfürler patlıyor.
***
Bir patlama bir patlama...
Biri ötekine:
- Ne yapıyorsun, diye sorunca; öteki cevap veriyor:
- Sıkıntıdan patlıyorum...
***
Her şey dar geldiği için mi oluyor bu kadar patlama? Patlaya patlaya üstünden kaçakçı konvoyu geçen mayın tarlasına döndü ortalık...
Peki ama nereye varacağız böyle patlaya patlaya? Kimi yedi kat gökyüzüne diyor, kimi cehennemin dibine!
***
Besbelli ki, bir patlama döneminin içindeyiz. Hepimiz topun ağzındaymışız gibi hissediyoruz kendimizi. Ha patladık, ha patlayacağız...
***
Kuzum, bari dua edelim de, böylesi bir patlama salgınının sonunda, gümleyip gitmiş olmayalım!..
seden gürel'in beyaz bir kıyafet ve ilginç bir şapka ile söylemiş olduğu çocukluğumun şarkısı. sözleri de şöyledir efendim hatırlamak isteyenler için:
Bum bum bum
Dön dolaş burda durdum
Burda durdum yoruldum
Dokuz köyden kovuldum
Bum bum bum
Daldan hop dala uçtum
Sonunda bir dala kondum
Nedir bu daldaki durum
Takvimlere yaprak eklemek olmaz ki
Son durakta inmem demek olmaz ki
Yalnız laf olsun diye söz söylemek olmaz ki
Durduk yere aşk olsun demekle aşk olmaz ki
Olmaz ki insan damdan düşer gibi sevmez ki
Yıllar sürer bu destan yazmakla bitmez ki
Boş boş konuşmalardan saçma sapan laflardan
Yol ortasında korkupta kaçmak olmaz ki
Bence zamanın ötesinde bir şarkı. Çocuk şarkısı ve buyuk sarkisi arasindaki ince cizgi gecilmemis. Komik olmamıstır. Lady gaga sarkilari gibidir. Guzel.