insanın belli yaş dönemlerinde üzerinde yürüyebileceğini sandığı gök merdivencikleri. hep bu çizgi filmler yüzünden kandırdık kendimizi, hep. bu hayal izlengeçlerinden uzaklaştıkça gerçeğe yaklaşmamız yüzünden anlıyoruz aslında geçirgen olabildiklerini. "izlemeye tekrar başlarsak, başa dönebilir ve tekrar yürüyebiliriz belki" umutlarımızın da baş kahramanıdır, yürüyelim.
Dinmiş tufanın son bulutu!
Bir sen gezinirsin açık mavi gökte.
Senindir, kimsesiz, neşesiz gölge.
Sevinç dolu günü, bir tek sen üzersin.
Az önce çepeçevrede sarmıştın gökyüzünü,
Şimşek de seni sarıverdi dehşetle.
Sen ise saçtın gizemli gürlemeni,
Ve açgözlü toprağa yağmur içirdin.
Yeter, defol! işin bitti artık.
Toprak tazelendi, tufan da kaçtı buralardan.
Ve işte rüzgar da yaprakçıkları okşarken,
Kovuyor seni şu huzurlu göklerden.
Tüm arzularımı yaşadım ben
Hayallerime de soğudum artık
Sadece acılarım kaldı içimde
Meyveleri kalbimdeki boşluğun.
Hayın kaderin fırtınaları altında
Soldu güller açan taç yaprağım da
Yaşıyorum hüzünlü ve yalnız
Ve gelir mi sonum diye bekliyorum.
işte böyle, sonbahar soğuklarına yenik
Fırtınanın kış ıslığı duyuluyor gibi
Çıplak dalda tek başına
Titremekte geç kalmış bir yaprak! *
Küçükken resimlerde mavi olarak çizip boyadığımız, yıllar geçtikçe aslında kendisinin beyaz olduğunu, bu durumun gökyüzünün maviliğinden kaynaklı bir göz yanılması olduğunu öğrendiğimizde hayal kırıklığına uğradığımız gökyüzü kütlesidir.
bence yaratılmış en güzel şeyler. tamam çok deli çılgın bir sistemleri yok ama, çimlere uzanıp, rastgele gibi görünen ama mükemmel bir denge içinde dağılan şeyleri izlemek harika bir duygu. her havaya göre şekil değiştirmeleri, hareketleri, bazen görünüp bazen kaybolmaları... sanki canlı gibi.
-Buz kristalleri, su damlacıkları, okyanus köpüklerinden oluşur.
-Hiçbir bulut diğeri ile şekil ve hacim olarak aynı değildir.
-Siyah bulutların siyah görünmelerinin sebebi, çok kalın veya yoğun olması ile güneş ışığının geçmesine izin vermemesindendir.
-Yüksek bulutlar, Orta bulutlar, Alçak bulutlar olmak üzere üç ana cinse ayrılır.
--spoiler--
Atılmış pamuk gibi bu câmid, şuursuz bulut elbette bizleri bilmez ve bize acıyıp imdadımıza kendi kendine koşmaz ve emirsiz meydana çıkmaz ve gizlenmez. Belki gayet kadîr ve rahîm bir Kumandanın emriyle hareket eder ki, bir iz bırakmadan gizlenir ve defaten meydana çıkar, iş başına geçer. Ve gayet faal ve müteâl ve gayet cilveli ve haşmetli bir Sultanın fermanıyla ve kuvvetiyle vakit be vakit cevv âlemini doldurup boşaltır ve mütemadiyen hikmetle yazar ve paydos ile bozar tahtasına ve mahv ve ispat levhasına ve haşir ve kıyamet suretine çevirir. Ve gayet lütufkâr ve ihsanperver ve gayet keremkâr ve rubûbiyetperver bir Hâkim-i Müdebbirin tedbiriyle rüzgâra biner ve dağlar gibi yağmur hazinelerini bindirir, muhtaç olan yerlere yetişir. Güya onlara acıyıp ağlayarak, gözyaşlarıyla onları çiçeklerle güldürür, güneşin şiddet-i ateşini serinlendirir ve sünger gibi bahçelerine su serper ve zemin yüzünü yıkar, temizler.
--spoiler--
doğanın insana verdiği ancak toplumun, kültürlerin, diğer "normallerin" körelttiği hayal gücünü geri kazanmamız için, çocuklara hayal gücünün sınırsız olduğunu ve hayal edersek başarıya bir adım atabileceğimizi hayal etmenin ne kadar doğal ama aynı zamanda ne kadar ürkütücü olduğunu göstermemize yarayan doğa parçacıklarıdır. insan ruhu gibi bulutlarda değişik ruh hallerine bürünürler kimi zaman canları yanar ama ellerinden bir şey gelmez ve sadece karanlık taraflarını gösterirler kimi zaman gerçek kızgınlıklar yaşayıp bu kızgınlıkların sebebi olan insanı cezalandırmak isterler ve doğadan aldıkları güçle kendilerince bedel ödetirler dünya da ki her şey gibi hem yüce gönüllü ve sevecen hem de vahşiler. psikolojiden, felsefeden ve hipnozdan çok iyi anlarlar bu yüzden size hükmedebilirler istedikleri zaman canınızı sıkabilir içinize dert olabilir istedikleri zamanda sizi mutlu biri olduğunuza inandırabilirler.