bu öyle bir hastalıktır ki öss de(bizim zamanımızda öss idi) birinci olan kızın fotoğrafı dersanenın duvarına asılmıştı ona bıle bıyık sakal falan çizdim.
hep babamın suçu..
her daim gerçekleştirmeye çalıştığım sanattır. sadece bulmaca ile kalmayıp profilden resim içeren tüm kitap dergi ne varsa oradaki resimlere itine ile sakal, bıyık, kaş, göz, kolye, küpe çizilir.
sadece bulmacada değil her resme-yeter ki uygun olsun- çizme sanatıdır. van gogh mu yapmış picasso mu yapmış fark etmez. adam gördün mü yapıştıracaksın bıyığı sakalı.
bir türk geleneğidir. sadece bulmacalardaki resimlere yapılmakla kalmaz, cd kapaklarındaki sanatçı resimlerine de sakal bıyık çizilir. sırf bu yüzden dünyanın azarını yemiştim 13-14 yaşlarındayken. o dönemde bir radyo istasyonunda stajyer gibi bir şeydim. hem çok ilgi duyduğum bu mesleğin içinde yetişiyordum, hem de para kazanıyordum. bir gün bendeniz isimli sanatçımızın bir cdsinden şarkı yayınlarken, kadının albüm kapağındaki resmini boyamışım. dişleri görünüyordu böyle beyaz beyaz. sayemde keme dişli biri haline dönüşmüştü kızcağızımız. daha sonra aynı cdyi eline alan yayın editörümüz bunu farkedince fena azarlamıştı beni. biliyor tabii benden başkası yapmaz bunu. neyse öyle bir anıydı işte sözlük.
psikalaniz olarak açıklaması herhalde, "başkasının yaptığı ve güzel olduğuna inanılan bir imgeye, kendinden bir şey katarak sahiplenme arzusu" gibi birşey olsa gerek.
yani aslında yetenek namına birşey taşımayan loser egomuz, kendisi için güzel olan bir nesneye, basit bir şey ekleyerek, sanki bütün imgeyi kendinin yaptığına inanmak istiyor. beyin işte. türlü oyunlara devam etmekte her saniye.
türklere has bir özellik. diğer medeniyetlerde böyle bir durum yoktur. herkesi olduğu gibi kabullenme vardır. ama türk medeniyetinde hep başkalaştırma hep belli bir kalıba sokma gayreti vardır. bulmacada olsa bile...