bulaşık makinesinin alev almasıdır. (ağlamak istiyorum)
dün akşam başıma geldi lan bu. güzel güzel "meydan sözlük"te trollük yapıyordum. sonra bir yazarın bedduasına mı geldik nedir, birden elektrikler kesildi. salona girdim, annem de şaşkın. "neler oldu anacuğum?" dedim. "şarteller indi galiba oğul!" dedi. gittik, el fenerini yaktık, baktık. inmiş. bir sandalye getirip üstüne çıktım. açtım şartelleri tekrar. "sorun"un olmadığını düşünerek koridordan odama, oradan meydan sözlükte tekrar trollük yapmaya gidecektim ki, annem mutfaktan koşarak çıktı.
şimdi efendim, bulaşık makinesi yanıyor. iyi güzel, ama hemen yanında tüp var. aklıma o an sabah haberleri geldi. kafamda çınladı.
"günaydın türkiye! arda adındaki bir genç ve annesi, tüp patlaması sonucu can verdi! günaydın türkiye! çaya zam geldi!" falan ben yusuf yusuf olarak koşmaya başladım. annem arkamdan "şartelleri indir!" diye bağırdıysa da, o an o korkuyla önce annemi itmişim (sonra annem söyledi, hatırlamıyorum) sonra şartellerin yanındaki sandalyeyi fırlatıp, avazım çıktığı kadar bağırarak (karı gibi bağırarak) evden kaçtım. ama o nasıl bağırış allah'ım. hatırladıkça kahkahalarla gülüyorum. ama o an komik değildi, o ayrı.
neyse. ben bastım gaza, son sürat evden çıktım. popoma tekme ata ata alt kata indim. bu 5 saniyede oldu. yalın ayak evden kaçtım (sonra yarım saat ayağımı sabunladım, o ayrı)(lan harbi hanımevladıyım he...)
birden kapı kapandı. annem de arkamdan geliyor sandım. ama o hala evde. karşı komşu kapıyı açtı ve "noluyor arda?!" dedi. ben "böyle yangınlar, patlamalar falan..." dedim. harbi elim ayağım dolanmış. altıma zıççam. sonunda annem açtı kapıyı, "bir şey yok!" dedi. girdim eve. eve girince "ne bağırıyon gecenin bu saatinde be!" diye azar yedik bir de. meğer zavallı kadın, hem kendini toparlamaya çalışıp (ittim anasını satayım) hem de sandalyeyi düzeltip (onu da ittim anasını satayım) şartelleri indirmiş. ve büyük bir faciadan kurtulmamızı sağlamıştır. ulan, şu dünyada kadınlardan daha kahramanı yok he... *
sonra tabii iyi dalga konusu oldum. annem bu gün durmadan "ulan utanmasan, beni ezip geçecektin!" diyor. ama hala düşündükçe içimi bir korku kaplıyor...
sonra düşündüm. bu tarz olaylar beni düşündürür. her şeyden ders çıkarmak lazım ya, bundan da çıkarmamız lazımdır elbet dedim.
annem "arda, bulaşık makinesi yanıyor!" dediği zaman, o ateşi görmediğim halde, inanılmaz bir korku duydum ve gözüm, annem dahil hiçbir şey görmeden kaçtım. bize o kadar "cehennem"i anlatıyorlar. ama biz (ben dahil) hep "biraz yanar, sonra gireriz cennete" deyip, cehennemi takmıyor, çok rahat günah işliyoruz. annem "bulaşık makinesi yanıyor!" dediği zaman, ateşi görmediğim halde, anneme inanıp kaçtım. acaba neden şimdi, dinimiz "cehennem yanıyor!" dediği halde, ve biz dinimize inandığımız halde ondan korkmuyoruz? acaba cehenneme inanmıyor muyuz?