yavaş yavaş yapılmasında beis yoktur. sadece gerekli olan şeyler alınıp kirlenince tezgaha yığılır. bu süreçte bulaşık makinesi elbet boşalacaktır. böylece tezgahtaki bulaşıklar da tekrar makineye yerleştirilip yıkanır. bu böyle sürer gider. hayatımda daha mantıklı bir şey görmedim. mutfak dolabını da işlevsiz bıraktık ama olsun.
bulaşığı elde yıkamaktan bir adım daha iyidir ve her boşalttığımda düşündüğüm tek bir şey vardır; "evlenince jumbo takımına 2 milyar vermektense, bimden paket tabak bardak alırım daha iyi. en azından onları yıkamak için de bulaşık makinesi almaya gerek yok." devir ekonomi devri.
tatillerde evime dönüdüğümde kız kardeşin ortadan kaybolmasıyla annenin abiye yönelmesi sonucu arada bir benim de gerçekleştirdiğim ve bu işi neden ben yapıyorum sorusunu sorduran can sıkıcı bir iş.*
doldurmak iyiydi ama bosaltmasi cok zor, dedirten dunyanin en sıikici eylemlerinden biri ki az sonra bu sıkici eylemi gerceklestirmek zorunda kalacagim.
bulaşıkları yıkanması için makineye yerleştirmek'ten daha kolaydır kanımca. hala makineyi açtğımda o buharı yüzümde hissettiğim zaman mutlu oluyorum. sanırım manyağım.
ilk önce mutfak tezgahını temizlemek lazım. daha sonra makinenin kapağı açılır ve içindekileri muntazam bir şekilde tezgaha dizilir. dizdikten sonra da dolaplara yerleştirilir. sanırım beyin olarak hazırladım kendimi. şimdi gidip boşaltmam lazım.
ben bu bulaşık makinesinin o çatal-kaşık-bıçak bölümünü boşaltırken.. sanki o kısım bir köymüş de, ben de acımasız bir devmişim, tek tek köyün kalan son silahlarını ellerinden alıyormuşum gibi hissediyorum.
aaahhh.. son bıçağımızı da aldı.. çatallara sahip çıkın beyler.. olamaz.. çatalları da topluyor.. ama kalan tatlı kaşıklarıyla kendimizi nasıl savunabiliriz ki??? kaşıkları da alıyor.. inanamıyorum.. tarzı sesler duyuyorum kafamda. savunmasız kalmış köyün çığlıkları.
cidden.. benim yardım almam lazım da, en azından boşaltırken sıkılmıyorum abi. zevkli oluyor.
en sinir bozucu hale geldiği durumsa, yıkanmış bulaşıkları annenin boşalttığını sanıp akşam yemeği sofrasını toplarken acayip güzel bi içhuzuruyla akıttığınız tabakları tam makinaya yerleştirecekken gerçekle yüzleşirsiniz. makinadaki tabaklar, bardaklar ışıl ışıl parlıyordur. o üç beş tabak için makinayı boşaltmak insana bir koyar ki. hayır böyle baya sağlam bi bulaşık çıkmış olsa içiniz yanmaz ama 3 5 tabak öyle arada kalmıştır ki ne oracıkta bırakabilirsiniz ne de makinaya yerleştirmek istersiniz.