" Birden ben soluklaşıyor, soluklaşıyor... işte söndü. Pırıl pırıl, hareketsiz bomboş bilinç duvarların arasına konulmuş kendi kendine sürüp gidiyor. Kimse yok bu bilincin içinde artık. Biraz önce birisi ben benim bilincim diyordu. Kim? Dışarıda gürültülü sokaklar vardı. Bilinen kokuları ve renkleriyle sokaklar... Kimsenin olmayan duvarlar, kimsenin olmayan bir bilinç kaldı geriye. "
" Bilincin bilgisi de var. Duvarların arasında durgun ve bomboş olan içini dolduran kimseden kurtulmuş ve hiçbir kişiliğe bağlı bulunmadığı için korkunçluk niteliği edinmiş kendini yer yer görür. Ses fısıldar."
" Çevremdeki bütün maddeler benimle aynı maddeden yani benim gibi sakil bir acıdan yapılmıştı. Dünya o kadar çirkindi, dışımda, masanın üzerinde şu kirli bardaklar, aynanın lekeleri ve patron kadının şişman sevgilisi... Dünya'nın varoluşunun kendisi o kadar çirkindi ki kendimi yakınlarımın yanında gibi rahat hissediyordum. "