jean paul sartre'in varoluş problemleri yaşadığını anlattığı ve bulantı adını verdiği o garip anların bahsi geçen baş yapıtıdır. sanırım yanlış yayınlardan okudum, pek zevk alamadım. fakat fransızca orijinal adının okunuşu şahanedir. la nuzi.
şu anda okumakta olduğum, jean-paul sartre'nin ilk romanı. romanın kahramanı roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyor. en son taxi driver'ı izlerken yalnızlığı bu kadar içselleştirmiştim. orda da filmin kahramanı travis'in dünyaya karşı duyduğu tiksinti anlatılıyordu.
gizli boyutlardan yoksun oluşumu, varlığımın yalnız vücudum ve ondan kabarcıklar gibi yükselen sudan düşüncelerle sınırlı oluşunu, bugünkü kadar kuvvetle duyumsamamıştım hiç. anılarımı şimdiden türetiyorum. şimdinin içine fırlatılmış, orada bırakılmışım. geçmişime yeniden dönmek istiyorum, ama tutsaklığımdan kurtulamıyorum.
birahaneler ve kütüphaneler arasında gidip gelen bir adamın öyküsünü anlatan fantastik kitap. sanırım son bölümlerde kafka'dan esinlenmiş olacak ki insanları ve toplumu böcek ve parazit gibi tasvir ediyordu.
sıcak bir havada terleyen bir bira bardağının ne işi var hayatta. var olmak ekstra bir yük değil mi, yok olmak, olmamak daha hafif, daha uysal, daha katlanılır.
Yaklaşık 5 gün içinde okumayi bitirdigim, jean paul sartre nin ilk kitabidir. Ilk kitabi denilince icimde bir kendini begenmiscesine 'ilk kitap..sanki acemicedir yahu' diye bir his vardi. Lakin, okudugum her sayfada omuzlarimdan beni tutup sarsmistir bu adam. Ontolojinin icine birden felsefe tasinda satranç oynanan odaya dalan harry rone ve harmonie gibi paldir kuldur hissedersiniz. Kitaptan alinti yapmaya kiyamiyorum. Oylesine bir bütün, tüm ki kitap, sanki kalan cümlelere hakaret edecekmisim gibi.
Kitap sizi bir cok sey uzerine kafa patlatmaya davet ediyor.. davete icap etmemek, kitabi bitirdiginizle kalmak ayip olur tabi.. benim en cok canimi yakan aydinlanma su oldu:
Hic bir insan dunyaya gelmeyi hak etmedi. Elde etmedi. Bir bitki bir tas bir mikrop gibi rastgele dogduk. Ve bunu bile bile varligink kabul etmek ve bundan gurur duymak aptalca sanki.
“Bütün bu insanlar birbirlerine açılmakla, aynı fikirde olmanın verdiği mutluluğu bölüşmekle geçiriyorlar zamanlarını. Anlamıyorum Tanrım, hepsi birden aynı şeyleri düşünmeye neden bu denli önem veriyorlar.”
Jean paul sartre'nin aynı isimli romanından uyarlanmış 2 ekimde vizyona girecek bir zeki demirkubuz filmi. Başrollerinde Öykü karayel, Şebnem hassanisoughi, Çağlar çorumlu'nun olacağı dram türü bir film.
zeki demirkubuz yeraltı filmiyle dostoyevski'nin yeraltından notlar kitabından bir uyarlama yapmıştı. yazgı filmiyle de alber camus'tan esinlenerek bir film çekmişti. bu tabloya göre sartre ile hiçbir alakası olmayacağı şüphe uyandıracak film.
30 Eylül'de belli birkaç sinemada öngösterimi yapılacak Zeki Demirkubuz filmi.
Zeki Demirkubuz'un resmi facebook sayfasında filmin, Sarte'rın "Bulantı"sıyla hiçbir ilgisinin olmadığı da şu şekilde açıklanmıştı. Demirkubuz aslında Sartre'ın "Bulantı"sının uyarlamasını yapacakmış, bilgisayarında "Bulantı" adı altında bir dosya açmış. Ancak yıllar içinde proje iptal olmuş, dosyayı silmemiş. Yeni bir senaryoya başlamış ve aynı dosyanın içinde. Dosyanın ismini de değiştirmemiş. Böylece "Bulantı" olarak kalmış ismi.