Milli mücadele’nin dönüm noktası olan Sakarya Meydan Muharebesi kazanılmış, Türk Milleti’nin morali yerine gelmişti.
Sadece Türk Milleti’nin mi?
Tüm Türk ve islam Coğrafyası coşkuluydu bu zafer sonrasında.
Artık Türklerin 1699’dan beri süregelen geri çekilmesi son bulmuş, düşman Polatlı’da durdurulmuş hatta fevkalade yıpratılmıştı. Artık herkes bir taarruz bekliyor ve istiyordu.
işte Ocak 1922’de ta Buhara’dan bir heyet geldi Ankara’ya. Hem zaferin coşkusunu paylaştılar, hem de taarruz için moral ve destek verdiler.
Heyet Buhara’dan boş gelmemişti. Yanlarında Buhara Halkı adına 3 değerli kılıç getirmişlerdi.
Kılıçlardan biri Başkomutan Mustafa Kemal’e verildi, 2. Kılıç ismet Paşa’ya takdim edildi. Peki ya 3. Kılıç? 3. kılıç kimin içindi?
Buhara Heyeti’nin temsilcisi bu 3. kılıcın izmir’e ilk girecek komutana verilmesini rica etti Mustafa Kemal’den.
Evet bu da gösteriyor ki izmir ve izmir’in kurtarılması o dönem için hem Türk, hem islam dünyası için bir “Kızıl Elma” idi. Mustafa Kemal seve seve kabul etti bu teklifi.
26 Ağustos Sabahı taarruza başlamak üzre olan her askerin, her komutanın rüyalarını süslüyordu bu kılıç.
Ve işte 26 Ağustos sabahı Kocatepe’den Afyon’a, oradan Dumlupınar’a, Uşak’a ve nihayetinde izmir’e doğru başlayan bu Büyük Taarruz’un sonunda 9 Eylül 1922’de ilk Türk Süvarileri izmir’e girmeye başladı.
Bu ilk süvari birliklerimizin başında da Fahrettin Altay Paşa’nın gözbebeği, akıncı Yüzbaşı Şerafettin Bey vardı.
Daha sonra “izmir” soyismini alıp izmir Kızıl Elmasını ömrü ile bağdaştıran Şerafettin Bey, aynı zamanda izmir Hükümet Konağı’na çıkıp Yunan Bayrağını indirip yerine şanlı Al Bayrağımızı diken komutanımızdır.
Ve savaşın bitimi, izmir’in kurtulması ile birlikte işte bu Buhara’dan gelen 3. Kılıç Yüzbaşı Şerafettin Bey’e verildi. Şerafettin Bey bir ömür boyu bu kutlu armağanı bir şeref göstergesi olarak yanından ayrılmadı, ona sahip çıktı son nefesini verene kadar.
Ammavelakin Şerafettin Bey’in vefatından sonra kılıç eşi tarafından müzeye verilmek üzre istanbul Valiliğine teslim edildi, daha sonra da kayboldu.
Kılıç hiçbir zaman müzeye verilmedi, müzeye konulmadı.