3. olan türbanlı kıza, baş örtüsü takıyorsan vücut hatlarını da ön plana çıkarmamalısın demek isterdim. o türban bir şeyi simgeliyor değil mi?. ama maşallah kızın kalçası göğsü bel oyuntusu ön plandaydı.
Bu akşam hakikaten güzel bir galaya sahiplik yapan ve şaşırtıcı ama 5 ülkeye formatıyla örnek olan, satışıyla paylaşıma açılan türk televizyon tarihi için önemli bir program.
(bkz: tanım cepte)
yayınlanmaya başladığı günden bu yana tesadüf ettiğimde, bazen ivana sert'in konuşmalarına kulak kesilmek, bazen hakan akkaya'nın o aforizmalaşacak ucu zehirli oklu eleştirilerini dinlemek bazense kızlarımız ne alemde, ne giyiyorlardan ziyade nelere zaman ve para harcıyorlar diye baktığım programın gala gecesi yayınını kesintisiz izledim. Kızların güzelliği şık giyinmek, tarz sahibi olmak kavramlarının şampiyonunu seçtirmekten ötelerdeydi ve bir güzellik yarışması izleniyor gibi etkiledi. Ciddi anlamda güzel denilebilecek kıyafetlerle salındı bu güzel kızlar podyumda. haute couture çalışılan nadide elbiseler de vardı ve juri üyeleri tarafından da gerekli takdiri topladı bu elbiseleri hazırlayanlar ve sunan kızlar.
özel bir takdir çerçevesi de var edildi programda Rana Özmutlu ve ayşe doğan için. Cesaret ve özgüvenden dem vuruldu yorumlarda.
gereksizdi. Çünkü cesaret ve özgüven yaşsızdı bana göre. bir kadın bir şeylere cesaret etmeyi önemserdi evet ama kadın içgüdüleri giyinmek hususunda daha fazla oran verirdi bir oranlama yapılsa idi cesaret ve giyinmeye. ve bu kadın bu gece iyi giyinen en iyi giyinen kadın olmak istedi. ben sanmıyorum ki* bu iki kadın herhangi bir mesaj kaygısı içindeydi. ne rana özmutluda cumhuriyet kadını olma mesaj kaygısı ne de ayşe doğanda türbanlı kadının günümüzdeki yükselişine vurgu mesaj kaygısı vardı.
fakat türkiye bu gece ya dünyalaştı ve bu oylamayı eurovisionlaştırdı ya da türkiye hakikaten cumhuriyet kadını ve türbanlı kadın yarışını bir kez daha ve ilk kez böyle bir programda ifşalaştırdı.
pratikte bu gece, gece tabiriyle türban kadını kazandı, evet insanların gözünde başörtüsünün karışılmaması gerekliliği canlandı, evet dinini ve gereklerini her yerde her koşulda yaşayabilmenin üniversitelere kamu kurumlarına ve dahi meclise girilebilmekten geçeceği canlandı. Canlandı çünkü son yıllarda bu durum gayet canlı. cana can katmak oylattı insanlara ayşe doğanı.
pratikte bu gece, gece tabiriyle cumhuriyet kadını kazandı, evet insanların gözünde 1923 ve sonrası canlandı, evet insanlar 'son balo'yu hatırladı, evet insanlar cumhuriyet balolarını cumhuriyet kadınını canlandırdı tekrar gözünde. canlandırdı çünkü eskilerde kalmak üzere bu kadınlar artık, artık şapka ve eldiven geçmiş zamanın hanımefendi aksesuarları olarak kalmak üzere, artık cumhuriyet baloları yok, artık türban her yerde düşünceleri oylattı insanlara rana öztürkü.
oyladı türkiye bu gece, oylanılmadığı kadar oylandı bu konu bu gece.
hayırlı uğurlu olsun şık giyinebilen kadınlarımız ülkemize.
çağla şıkel'in sabah programlarında göbek atan paçozluktan iyi bir sunucuya dönüştüğünü gösteren bir gala gecesi yaptılar bu akşam, takdir ettim. bir de biraz kilo alıp saçlarını da koyultsa dadından yenmiycek.
yarışmanın sonucuysa baştan belliydi. rüküşlüğü daha önceki kıyafetlerinde de görülebilen tek bir türbanlıyı finale taşır, 30 saniyede bir cumhuriyet kadını olduğunu vurguladığın tonton teyzeyi sms'e sokarsan ortalık böyle kan gölüne döner, şıkır şıkır kızlar kurban edilir..
sonuçta birinci olması gereken kız ikinci olmuş, saçını upuzun yapmış sanat eseri ilk üçte bile yok, özlem miydi neydi şık bir marjinal harcanmış...
yarışmanın cumhuriyet kadını 80 yaşında bir teyze tarafından kazanıldığına tanık olduk akşam akşam. o sevindi, eğlendi bu yaşta. biz de sevindik onun için, tamam da jürinin de dediği gibi bir onur ödülü verilip sms oylamasına hiç sokulmasa olmaz mıydı bu sürekli cumhuriyet kadını olduğu vurgulanan teyze?
3. olan hanım kızımız ise bana şu hayatta ilk kez iyi ki laiklik var dedirtti. hatta bunun aksini savunmama rağmen kamusal alanlarda türban olmamalı kuralı çok da yanlış değil mi acaba diye düşündürdü. böyle şeylere hiç takılmayan ben, bu akşam gerçekten söyledim bunu. beyaz bir pelerin giymiş ve beyaz eldiven takmış kızla beraber sonunculuğu paylaşması gereken türbanlı ablamız cemaat tarafından 3. yapıldı. sırf türbanlı diye bu kadar kılıksız ve rüküş bir kadını 3. yapan zihniyet daha kimleri nerelere kayırmaz ki?
maskeyle katılan kız çok güzel giyinmişti, terzisini alkışlamak gerek. kuğu gibi saçlarını upuzun arkadan toplayarak sarkıtmış minyon bir kız vardı bir de, favorimdi. çok güzel kızlar vardı, finali böyle olmamalıydı.
bir de şenay akay vardı, çok mu iyi bir manken yoksa çok mu kötü? karar veremedim.
ilk defa bu sabah izleme fırsatı buldum. alamancı bir hatun vardı. zaten o bölümü onun için izledim desem yeridir. yok böyle bir hatun. aga kızın adı seray susar.. şakır şakır türkçe de konuşuyor lakin kızın, türk kızı ile uzaktan yakından alakası yok. gözler yemyeşil. vücut 90 60 90. şahane bir şey.
aha sizin için videosunu da buldum. bu kıyağımı unutmayın.
evi, kendi vasatın altında olup da gardrobunda; 700 tl olduğunu söylediği, üzerinde ağlayan kot pantolonu mevcut yarışmacılar katılıyor.
kesinlikle bu işte bir terslik var...
ya biz giyinmeyi bilmiyoruz ya da birilerine üzerimizde ağlayan kıyafetlere bile dünya kadar para harca(t)mayı beceremiyoruz.*
dün katılan bir yarışmacının üzerindekilerin toplamı 9.000 değerindeymiş. jürideki 3 kadın görmemiş bir tavırla sırayla kızın ceketinin etiketine, markasına baktılar. avam bir görüntü oluştu.
özge ulusoy un yorumlarının ne kadar basit olduğunu gördüğümüz program.
zaten ne işi var orada anlamak mümkün değil.
dediği sadece şunlar: ben senin ayakkabını sevmedim, ben senin saçını beğenmedim...
Birisi size gelip "o ayakkabının hali ne. Çok rüküş olmuşsun. sen böyle nereye gidiyorsun"dese direkt kavga çıkar. Adamlar buraya gelip, kendini beğendirmek için ne hallere giriyor yahu.
valla çok ikiyüzlüsünüz.