hiçbir insana asla kendinden fazla değer vermeyeceksin, bir insan için asla elinden gelenin fazlasını yapmayacaksın, bir insana asla güvenmeyeceksin. menfaati uğruna insanlar seni o kadar kötü duruma düşürür ki, bunu asla yapmam dediğin şeyleri yaparsın bir süre sonra. yani uzun lafın kısası, bir saniyeni hak etmeyen kişi için ne üzülmeye ne de kahırlanmaya gerek var. ne halleri varsa görsünler...
Bugün Çok saçma şeyleri kafaya taktığımı üzüldüğümü fark ettim. Ruh halim çok değişken son zamanlarda. Dün üzüldüğüm şey bana mantıklı gelirken. Bugün ne aptalmışım ben. üzüldüğün şeye bak diyip kendime kızabiliyorum..
hayattan hiçbir şey beklememek gerektiğini ve sona gelene kadar zaman doldurmak zorunda olduğumu öğretti ve zaten hali hazırdaki depresyonumu tavana vurdurdu. sevmiyorum bu hayatı.
rutin hayat aslında bir nimetmiş arkadaşlar. insan en çok bunu özgür kaldığında anlıyormuş. bugün annemden, babamdan ve yeğenimden ayrılırken sanki içimden bir şey koptu gibi hissettim. onları şimdiden çok özledim. devamlı bir arada olunca insan o rutin hayatın kıymetini bilemiyor. bir yalnız kalsam bir kafamı dinlesem diye düşünmeye başlıyorsun. meğerse onlar benim neşe kaynağımmış. o ses, o gürültü, o tempo beni ayakta tutuyormuş. şimdi anladım :(
Caddebostan'da 10 gün önce sırf müzik dinledikleri için polis ceza kesmiş. Allah'tan 10 gün önce yazlıktaymışım ama 7'de kesilmiş gerçi. Ben yüzüp geri dönüyorum.