gittim bir ufak köpek aldım ve benimle konuşması için türlü hareketler yaptım, duygu bağı oluşması için önünde domalıp tekme atmasını bekledim ama atmadı!, üzüldüm ve içeriden 1931 yılından kalma şarabımı açıp içerken telefonuma gelen mesajda saat 21 sularında ki toplantımı hatırlatan sekreterime ingilizce küfür ettim ve biraz uyudum.
starbucks a girdim insanlara soğuk bakışlar atarak kahvemi yudumlamaya başladım, sonra arkadaşımın dirseği kahveye çarptı ve üstüme döküldü entellikte bir yere kadar.
dün ev den 6:30 suların da çıkıp, semt in en kalabalık yerine gittim. ve bir yer de oturup kafamı hafifçe sola eğip yukarı kaldırdım. bulutlara ve kuşlara bakma takliti yapmam ile gören hatunların ''ay ay ne düşünceli adam çok etkilendim'' desinler di amacım ve o şekil de pozumu aldım. artık pusudaydım her an bir güzel kız sesi ile irkileceğimi umuyorken arkamdan enseme bir tokat ile nevrim döndü, gelen arkadaşım cemil di ve bütün her şeyi mahvederek '' kalk lan kaveye gidiyoruz ne yapıyorsun burada böyle kafan bir şekil olmuş yukarı bakıyorsun kalk hadi kalk '' diyerek bütün planlarımı bir başka projeye erteledi. neyse şu an kahvede batak oynuyorum yüzüm çok asık.
kitabımı yazmaya uğraştım, kendimi dinledim, kitap okudum, zekamı test ettim, insanlara yardım etmeye uğraştım, derin düşündüm en önemlisi yeteneklerimi kullanarak bir şeylere emek verdim. bir taşı heykele çevirip yontmak gibi inceden inceden, yavaş yavaş,özümseyerek,benimseyerek,içine girerek,içime işlemesine izin vererek...