Bizde aile yapısı şöyledir, aslında biz büyük aile değiliz. Herkes 1 veya 2 çocuk yapıp bırakmış, onları yetiştirme derdine düşmüş.
Şimdi ben bakıyorum, hepi topu yakın ailem 1 dolmuş anca doldurur. Zaten büyük namına kimse kalmadı. Dedeler nineler hep gittiler, biliyorum ki dünyevi hayattan giden, işte o dağın arkasında bizi beklerler.
ilk başta yazdığım cümleyi bana dayım söyledi. Çok severim ben dayımı, akranımdır ha, abimden 1 yaş bile değil aylarca büyük. Tekne kazıntısı tam.
Ne içtik ne konuştuk be kardeşim. Ağladık zırladık, sandalyeden düştük gülmekten bazan.
Bir kınadaydı, onu konuşmuşlar eşiyle, berat evlense kalkıp oynayamam ben oturur ağlarım demiş. Bana diyor şimdi.
Bende abimin düğünde çok ağlarım demiştim ama tahmin ettiğim gibi olmadı.
bugün ders yoktu, evdeydim ve büyük sessizlikte sadece kendimi dinledim sesim çıkmıyordu. dolayısı ile yalan olan hiç bir sözü duymadım. sessizlik en güzel cümlenin ta kendisiymiş meğerse.
iş çıkışı arabaya yürürken yolda kalmış birini gördüm, dörtlüleri yakmış bekliyor. Ona yaklaşırken arabadan indi beni bekliyormuş gibi. Arabası stop etmiş çalışmıyormuş. Arkadaşını çağırmış, Onu bekliyormuş. Neyse Benim arabadan takviye falan çözdük işi. Giderken, "karşıdan gelirken anlamıştım senin yardım edeceğini, kaç kişi geldi geçti bi sen yardım ettin." Dedi. "Nereden anladın?" Dedim. "Delikanlı adamı yürüyüşünden tanırım" dedi. yardım ettim diye beni mi pohpohladı anlamadım ama dayı gururumu okşadı.