ayın kaçı olursa olsun yeter ki senin günlerin iyi olsun.
gün önemli mi. ya da tarih. onu nasıl geçirdiğin önemli. gittiğin her yerde göreceğin her kim ya da ne olursa olsun hayatına mutluluk getirsin.
budur. *
400. entrysi kendine giren yazar. yok olmadı, 400. entrysini kendine giren yazar. bu da olmadı ama her halukarda kendine bir şey geçirebilen yazar. sağlık problemleri yüzünden ağır aksak iyileşme sürecinde 10 kilo kaybetmiş ama hala şişko olan tosuncuk yazar. ve iş bu entry direkt yazarı ilgilendirecek kadar subjektif oldu. bir de bu aralar cümle kuramayan insanımsı bir şey bu.
melankolik le yaylalar zirvesine, kısmet ötesi bir istanbul seyahati sayesinde teşrif edip beni zirvemde yalnız bırakmayan dost. iyi ki varsın yavrum ya! hem neşeme neşe kattın, hem de tüm gece yalnız bırakmadın beni.
emre aydın'ı seven insan. "emre emre! aşkım yea!" diye mızmızlandığımı görünce teselli cümleleri kurmuştur bana. sakinleştirmiştir. sakin, anne sevecenliğinde bi güzel insan kendisi. bi de alzheimer hastası gibi 2 dkda bir "sizin nickiniz neydi?" diye sormama rağmen, bana şuhu içinde üşenmeden nickini tekrarlamıştır. selamlıyorum buradan. *
emre aydın dinlerken katmer yiyen çok konuşup çok söyleyen apse yapmış dişle sabaha kadar msnede makara yapan komşudan gelen ne idüğü belirsiz sesleri perşembe pazarından arakladığı fasulye sırığıyla komşuya geri gönderen, haklı sebeplerle yengeç burcu erkeğine erciyes dağının eteklerinden kıl oldum abi şarkısını gönderen öyle acayip insan.ayrıca çok cesur, emre aydını yakından görebilmek için bir tabur askerin üstünden arı gibi uçup en ön safa konmuş.**
enteresan tespitleri var: