kendilerini milliyetçi/muhafazakar diye tanımlayan, öyle tanımlamasa bile hayata o pencereden bakan bir kesimin; genelde ülkenin insan hakları, demokrasi, temel hak ve özgürlükler gibi netameli konularında fikir beyan eden, bu alanda mücadele veren, dolayısıyla kimi zaman mitinglerde kendisini güzelce coplayabilsin diye vergileriyle maaşını ödediği polisle karşı karşıya gelen insanlara karşı dillendirmekten usanmadığı, artık her duyduğumda matkap zırıltısı gibi beynimi sikerten bin yıllık söylemi.
biliyorum zor olacak ama bu akıllı bıdıkların anlaması gereken bir şey var: küçük bir kesim dışında kalan herkes ürettiği değer, döktüğü alın teriyle götürüyor evine "bu ülkenin ekmeği"ni. ülkenin durduk yere kimseye bir şey verdiği yok. o yüzden bırakın artık bu üç dirhem olsun fikir kırıntısı taşımayan söylemleri. söylecekseniz de doğru adrese gidin; devletin tepesindekilere filan mesela.
Tüm gerici zihniyette olanların sık sık kullandığı tabir.Sanki ekmek kendinden menkul bir güç tarafından lütfediliyor.
Söylenecek çok söz var bu konuyla ilgili...
bu ülkenin ekmeğini yiyenler genlede gani gani çalanlardır.işçi kesimin yediği genelde bu ekmeklerin gözle görülmicek kadar küçük olan kırıntılarıdır.12 saat asgari ücrete çalışıp üstüne bide yol parası veren milyonlarca işçi mevcut bu ülkede.alınan o parayla ekmeği karın doyurarak yemek imkansız bir hadisedir.
yanlış önermedir. emeğin karşılığının ücret olduğunu düşünürsek, elde ettiğimiz ücretle kendi ekmeğimizi alırız.
ayrıca verginin; devletin "egemenlik gücüne" dayanarak bireylerden aldığı harç olduğunu ve bunun başka dayanağının olmadığını hatırlarsak, devlet bizim ekmeğimizi yiyor bile diyebiliriz. sonuç: vatandaşın ekmeğini yemek.
bu ülkenin ekmeğini yemek geçerli bir argumansa eğer, o zaman casusları, korporatif işbirlikçi cemaatleri, kapitalist enternasyonale adapte yavşakları suçlamaya gerek kalmaz çünkü onlar da "ekmek yedikleri yerden sadakatlerini eksik etmemekteler".
öte yandan, bu argumanı ortaya atanlar aynı zamanda başka insanları sorosçu yahudilere kendini satmış x yz olarak da suçlayanlar. (bkz: paradox)
diye bir şey yoktur. bu ülkenin emekçilerinin ürettiği ekmek yenir bu yüzden de onun üzerinde söz sahibi olanlar işçilerdir, milliyetçi politikacılar değil.
ülke ile devlet arasındaki farkı bilmekten aciz olanların yeni hedefi.
ülke, tdk sözlüğüne göre "Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket" anlamına gelir.
yediğimiz, içtiğimiz pek çok şey bu ülkenin topraklarında üretilmekte; bu ülke topraklarında üretilmeyenlerin giderleri de yine bu ülkenin kaynaklarından karşılanmaktadır.
ucuz emekçi fetişizmi yapmanın vaktinin geçmiş olması gerekiyor aslında. yurdum emekçisinin emekçi kelimesi üzerinde yaşayanlara her seçim attığı tokat da bunun kanıtı ama anlayana.
Herkesin kendi ekmeğini yediği gerçeğini değiştirmeyen, kraldan daha kralcı kişilerin söylediği anlamsız bir söz öbeğidir "bu ülkenin ekmeğini yemek"
ülke ekmeği diye bir şey yoktur. Ben üretirim ben tüketirim kimse durduk yere bana ekmek vermiyor. Aksine bir devlet aldığım çoraptan, içtiğim sigaradan, yediğim yemekten vergi alıyor ve karşılığında ne sağlık hizmeti ne ulaşım hizmeti ne barınma hizmeti, ne eğitim hizmeti vermiyorsa, o devlet benim ekmeğimi yiyordur.
Bu ülkede yaşıyorsak, bu ülkenin havasını soluyorsak ve bu ülkenin kanunları ile yönetiliyor isek offf bıktım ya içimden tanım yapmak dahi gelmiyor amk ya o derece hayat enerjim silkildi yani.