bazı şeyleri arabeskleştirmenin hiç bir anlamı yok. ülkemizde evine et girmeyen insanlar elbette vardır. her zaman da olacaktır. bu sadece bizim ülkemize özgü bir durum değildir. Amerika da Fransa da da Japonya da da evine et girmeyen hatta ekmek girmeyen insanlar vardır. üzerinde fazla durulmasına gerek olmayan tespittir. (bkz: ) tanrı böyle istiyor
et artık lüks besini olmakla birlikte bir yudum ekmek bulamayan insanlar var. bu ülkede öğrenci olmaktan, evlenmekten, çocuk yapmaktan, ayrı eve çıkmaktan, bu ülkede yaşamaktan soğutan durumdur. beyninizi yıkadıkları, üzerinizde uyuşturucu olarak kullandıkları o dini alın... yiyin efendim o dini katık yaparak yiyin...
suç hepimizin. O kadar klişe, etkisiz bir laf ki bu ama o kadar da gerçek. Kendime kızıyorum, başlarına kızıyorum, Akp'ye ve diğer hükümetlere de... Tüketimi pompalayan zihniyete de, sosyalizmi özünden uzaklaştıran ve faşistin önde gideni yapanlara. islam'ı inatla anlamaktan kaçan, islam'ın adaletinin üstünü örtenlere kızıyorum. Kafalarımız boş, elbiselerimiz little big, sözlüğe milyarlık cep telefonundan girdi yazıyoruz. Bu böyle sürüp gidecek ama kızıyorum yine de. Kızıyorum, o kadar laf söylüyorum ama yetmediğinden bazı insanlar hala aç... Konuşmak hiç bir şeye yetmez çünkü.
zekat veya kurbanla yoksulluğun çözülemediğinin önemli bir kanıtıdır. sosyal adaleti ancak sosyal devlet sağlar. sosyal adalet sağlandığı vakit evlere et de girer. çocuklar şekerde yer.
biz mesela. geçen ay 150 gr. kıyma alıp köfte yaptığımızı hatırlıyorum. herhalde geçen hafta olması lazım. kasaptan 100 gr. kıyma istedim; adam beni dükkandan kovdu. daha doğrusu ''si*tir git bir daha gelme dedi''.
bu ülkede çüküne kuku değmemiş abazanalar da var. birinizde onları alsa ya koynuna. ötekiniz de ekmeği olmayana ekmek versin. olm sosyal mesaj verdirmeyin lan bana akşam akşam. neyse susuyorum şimdi.
tanım: acıtasyon yapıp, havyardan jambondan bi gıdım da ötekine vermeye eli gitmeyen lakin dilinden de sosyal adaletsizliği düşürmeyen sonradan görme türk zengini iddiası.