malum görüş e cevabını en iyi verecek olandır asker.
her alanda kendine verilen görevi yerine getirir.
yeri gelir demokrasi yi korur
yeri gelir iktidara el koyar.
yeri gelir kıbrıstaki yurttasları korur
yeri gelir baba olur ; eve ekmek götürür.
yeri gelir ana olur , sana şefkat gösterir
yeri gelir ögretmen olur okuma yazma ögretir.
bir bakmışsın siyaset adamı olu verir.
bir bakmışsın camii de vaaz verir
ordu türkiyenin en büyük şansı ve garantisidir.
şeriatcının korkusu
atatürk'ün emanetcisi.
türk milletinin bekcisidir.
bu entry nin zoruna gidenlerin korkulu rüyasıda olabilir.
eğer dışardan gelen bir tehtit var ise elbetteki garantimiz askerdir. ancak askerin darbe yapıp demokrasiyi rafa kaldırması kabul edilemez. darbeye destek vermek ancak derin bir cehaletin ayrıca kendinin ne olduğunu bilmemenin bir sonucu olabilir. ayrıca yasalarca da kamu düzenini silah zoruyla yıkmak çok büyük bir suçtur. suçu övmek de suçtur. son olarak şunu belirtmek gerekir ki deniz gezmişin ismini almış ancak anlaşılan o ki hayatından bir haber insanların darbe yandaşı olmaları da deniz gezmişin mezarında kemiklerini sızlatan bir durumdur.
eğer söylenmek istenen, bir yönetim biçimini olması gerektiği gibi uygulamak ise doğru olan önermedir. bunu söylememe rağmen çeşitli ülkelerde istisnalara rastlanmaktadır.
ülkemizde ve dünyanın birçok ülkesinde demokrasinin olması gerektiği gibi uygulanmadığı barizdir.
gerektiği gibi yaşanmayan yönetim biçimleri ve ekonomik sistemler ülkelere ve dünyaya zarar verdiği için asker bazı kesimler tarafından bir çeşit garanti olarak görülebilir*.
burda sorulması gereken soru şu: askeri müdahale mi kötü yoksa buna sebep olduğu varsayılan saptırılmış demokrasi* mi? bu soruyu sorarken askerin uygulamadaki sertliğini hesaba katmadım sadece müdahale kararını sorguladım. elbette 80 darbesindeki gibi işkence vb uygulamalar insanlık dışıdır.
şayet anlatılmak istenen bir ülkenin madde boyutunda varlığı, sınırlarının güvenliği ve askeri tehditlere karşı garantisiyse zaten dünyanın bütün ordulu ülkelerinde bunun garantisi ordulardır, tarihten beri olagelen budur, türkiye cumhuriyeti'ne özgü bir şey değildir bu. ordunun genel düşünceleri salt bu sebepten geçerlilik arzetmez, halklar askeri yönden zaten orduya muhtaçtırlar; zaten devlet denilen kavram da bu sebepler üzre olagelmiştir. ha, şayet ordunun garantisi olduğu şey fikri seviyede bazı şeylerse, tarihten baktığımızda topla tüfekle tankla korunmaya çalışılan şeylerin ortalama hayat süresinin ne olduğunu da görebiliriz.
--spoiler--
o da özlüyormuş, benim bir tanem
çok üşüyormuş ben olmayınca
öyle yazıyor son mektubunda
o da özlüyormuş, benim bir tanem
hep ağlıyormuş ben olmayınca
öyle yazıyor son mektubunda
--spoiler--
asker kelimesinin saygınlığı ikiye ayrılır. normal vatani görevini yapan, yurt savunmasında dış mihraklara karşı savaşan ülkesini koruyan asker. diğeri de cumhuriyetin temel ilkelerini kendisine korumayı araç edinmiş, her fırsatta sivil yönetime karışan, ülkenin gelişimine karşı bayrak tutan şakşakçıların gazıyla meydana sürülmeye zorlanan omuzundaki şekil ve yıldızlı kişiler. milletin iradesine güvenemeyip ülke sahiplenmesini tek başına yapan bir kurumun yalnızlığınıda belirtelim ayrıca.
askerin yeri gelince şu veya bu olmasına gerek yoktur. asker olsundur yeter. hele siyasetçi olması fazlasıyla lüzumsuzdur. askerin siyasette işi yoktur. ayrıca akşam akşam gülme krizi sebebi olarak;
(bkz: entry nick uyumsuzluğu)