Eğitimsiz en az 40 milyon insan...
Seçme seçilme hakkı olan, geleceğine yön veren insan bunlar.
Bir gecede zengin olayım, bir an da meşhur olayım, karnım doyuyor ya şükür anlayışında her olumsuzluk kötülük de suçu sadece karşısında ki insana atan başkasında bulan,
git köyüne tarım hayvancılık yap diyen akp MHP olsa ve 3-5 kuruşa avanta yardım ile sen istanbul'da yaşayacaksın diyen apo'ya oy verecek zihniyet de çıkarcı insanlar...
Buna bir de mülteciler sığınmacılar göçmenler (statüsü ne olduğu bile bilinmeyen) ekleyin.
Bu ülkenin düzelme ihtimali kuzey kutbunda plaj açıp şezlong kirası ile köşe dönme ihtimali kadardır.
atatürk gibi bir tarihi şahsiyete sahip olmanın bir diğer eksisi de bu oldu. bu coğrafyalar nadiren çıkardıkları böyle asker kökenli adamlarla bir çok devrim ve inşa modelleri gördü. çoğuna göre sorsanız bir milletin kaderi çoğunlukla tek bir kişi ile ilgilidir. napolyonun bu minvalde bir sözü var. bu adamlar bütün insiyatifi ellerine alıp büyük ve köklü değişimler ortaya koyduğundan arkalarında bıraktıkları halkları kurtarıcı beklemeye alışık ataletli yığınlar haline geldi.
bir kesim bu adamların büyüklüğü karşısında hayrete düşmekten hiç bir şey yapamazken, diğer kesim nasıl olsa biri çıkar bir şeyler yapar diyerek hiç bir şey yapmamaya başladı. din de böyle değil mi? bekleyin gelecek. mehdiniz,, kurtarıcını gelecek. herkes birinin gelmesini ve herkesi kurtarmasını bekliyor. isimler üzerinden kurtulmayı bekliyor.
kimse demiyor bu ülkede bir fikri sentezimiz olsun. düşünsel köklerimiz olsun. ahlak darma duman olmuş oturalım bu ahlak kavramını bi tartışalım. yurttaş tanımımızı yapalım. yurttaşlık görevlerini ahlak kavramına bağlayalım. toplumsal düzenimizi inşa için çareler arayalım. değerlerimizi belirleyelim. değişen dünyada geleceğimizle çelişenleri ayıralım, yanlışlarımızın üzerine gidelim. farklı düşünce üreten gruplarla bu konuları ''şiddetli'' bir biçimde tartışalım. bu gruplar sendikalar olur, düşünce kuruluşları olur, stk lar olur. özetle şunu diyorum. düşünce üretelim. fikir üretelim ki tartışılabilir bi zeminimiz olsun.
biz neyi tartışıyoruz. imamoğlu mu yıldırım mı? erdoğan mı babacan mı? o cemaat mi bu cemaat mi? o parti mi bu parti mi? kim tarafından sikildiğimizin sikildiğimiz sürece bir önemi yok ve şu açık kimsenin sizi önemsediği, düşündüğü yok. eğer kendinizi düşündüğünüzü kanıtlamaz iseniz.
basit halkların düştüğü yanlışa düşüyoruz. isimler sloganlar kimlikler üzerinden geleceğimizi bina etmeye çalışıyoruz. bunun böyle olmayacağını olmadığını hala göremeyen bir çift göz kör demektir.
global arenada gelecek; düşünce kuruluşlarının ve sivil toplum örgütlerinin hareketlerinde yatıyor. bugün amerika da özel şirketler senatoya vekil gönderebiliyor. gelecekte bu düşünce kuruluşu adı altında faaliyet gösteren kurumlardan olacak. misal doğayı koruma vakfı. misal küresel ısınmayla mücadele vakfı. bu adamlar ülke yönetiminde hak sahibi olacak. biz ise yozgattan, bayburttan bir aşiret ağasını milletvekili yapmaya devam edeceğiz.
üzerine düşünüp, iyileştirilmesi gereken bir model var şuan. ama siz insiyatif almazsanız içini cemaatler tarikatlar para babaları aşiret ağaları doldurmaya devam edecek.
şu uludağ sözlük bile harika amaçlar için fikirler üretip uygulayabilecek bir platform olabilecekken kullanıldığı şekle bakın. böyle bir düşünsel platformdan çıkan seslere bir bakın. tartıştıkları konulara bir bakın. neyin düzelmesini istiyorsunuz ki? neyi düzeltebilecek tıynettesiniz ki bir şeyler bekliyorsunuz? siz hiç birşeyden gerçekten rahatsız bile değilsiniz ki.
bekliyorsunuz, umutlusunuz ama kimse gelmeyecek. uyandırayım.
Bunlardan kaçı gerçek manada iyi. Kendi zararına bile olsa doğruyu yapıyor ve doğruyu söylüyor. Kaçına gözünü kırpmadan değerli bir şeyini emanet edersin yada kaç tanesi gerçek manada akıl ve vicdanı bir arada taşıyor.
Ben söyleyeyim.
%99umuzun bu şekilde tanıdığı ya bir kişi var, yada hiç yok.
işte bu yüzden biz bitiğiz farkında değiliz kendi kendimizi din diye yada medeniyet diye kandırıyoruz.
Allah başımıza büyük bir bela vermiyorsa da o tanıdığımız 1er kişi sebebiyle vermiyor belki de.
düşünmeyen beyinler için eğitimi.
rant için ormanları sahil ve göl kenarlarını.
cepleri para dolsun diye birilerinin, fabrikaları/üretim alanlarını.
beceriksiz oldukları için ekonomiyi.
saçma sapan planlar için dış siyaseti.
sürekli yasaklarla terbiye etmek için halkı, bizlerin yaşam kalitesini.
v.s...
bombok ettiler...!
Edit: eksileyenler bombok olmaktan memnun kitleden zannımca.
türkiye'ye laf atanlar ülkeye ne katkı sağladılar dönüp bakmaları gereken meseledir. bakıyorsun millet tüm gün instagram'da, herkes tüketiyor. sonra aynı kişiler çıkıp ülke şöyle, ülke böyle. iyide kardeşim sende bu ülkedesin ve ülkenin mevcut hali seni yansıtıyor aslında. 1 kişiyi mi yansıtıyor ülke? hükümeti mi yansıtıyor?
Ünlü düşünür deskartes’in de dediği gibi bunlar katiyyen eğitilmezdir. Şaka bir yana, biz göremesek bile torunlarımız güzel günler görecekler, güneşli günler.