ertuğrul özkök'ün tezidir...kendisisni pek sevmem ama adam bunu söylemekle büyük bir cesaret örneği gösterdi ve akp medyası tarafından resmen linç edildi..
''kürdlerle beraber yaşamak zorundamıyız'' diye konuşmaya başladı tv söyleşisinde..bununla ilgili bir de gazete makalesi yazdı..
kürdlerle beraber yaşamak zorunda olmanın bize zerre kadar faydası yok..harita üstünde büyük devlet olmak büyük devlet olduğunuz anlamına gelmez..almanya'nın yüzölçümü bizim yarımız kadardır ancak dünyaya kafa tutacak kalibrede bir ülkedir mesela..çünkü bizim gibi sonu gelmez azınlık dertleri falan yoktur..
bugün bu ülkede doğu illerine batı illeri bakıyor..elektirik,su,doğalgaz vb alayının parası batıdaki türk halkının cebinden çıkıyor..sağlık masrafları deseniz o da öyle..öte yandan terör sorunu var..her sene milyarlarca dolar terörle mücadeleye akıyor ve ülkenin kamu maliyesi iyice bozuluyor..ülkenin batı illeri doğudan inanılmaz derecede göç alıyor ve batı illerinde işsizlik oranları katlanarak artıyor..hızla zengin olmak isteyen kürd insanı, her türlü illegal işe girişiyor ve kara para ekonomisinin oluşmasına yol açıyor..kara para ile mücadele etmek ve oluşan vergi kaybını telafi etmek için bu sefer devlet, normal vatandaşa ek vergiler bindiriyor..
vs...vs..
bir dünya zarar...zerre kadar faydaları varsa ben birşey bilmiyorum..kurak ve suya uzak bölgeler buraları..
muhtemelen ileride su sorunu ve kuraklık baş gösterecek..
türkiye'nin kürdleri içeride tutmak istemesinin mantığını anlamak mümkün değil..
YAHU ARAPLARDAN ve KÜRDLERDEN BiZE BELADAN BAŞKA HiÇBiRŞEY GELMEZ..BUNLARLA UĞRAŞIRKEN KENDi GÜZEL VATANIMIZDAN OLACAĞIZ..
bu ülkenin başat kalkınma dinamiği olan, ileri geri bağlantılarıyla uzun yıllardır türkiye' nin en büyük üretim ayağı olan inşaat sektörünün, kimlerin artı değeri üzerinden yürüdüğü anlaşılırsa ta baştan çürümüş, kokuşmuş bir tez olduğu anlaşılacaktır.
Bu ülke hiç bir şekilde bölünemez fakat adamın dediğine katılıyorum. Ankara`nın batısındaki bütün iller doğu illerinin kullandığı kaçak elektrik, su, doğalgaz ve diğer giderlerini kendi faturalarında ödüyorlar.
bir kaç örnekle açıklamak gerekir ise ;
kuyu suyunu elektirik ile ısıtmaya çalışanlar,
Tavana somya yatak asıp elektrik ile ısıtmaya çalışanlar,
evinde elektirik ocaklarıyla yemek yapanlar,
.
.
.
.
.
günlerden birgün italyan büyükelçisi ata ile görüşmek ister ve huzura davet edilir. o günün muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra büyükelçi:
-ekselans dün roma ile yaptığım bir görüşmede hükümetimizin hatay'ı almak istediği kararını size iletmem söylendi.'' der.
odada bir an sessizlik olur. ata büyükelçiye birşeyler daha ikram eder ve iki dakika odadakiler ile başbaşa bırakır.
döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması ve belinde tabancası vardır. doğru masasına gider, manyetolu telefondan mareşal fevzi çakmak'ın bağlanmasını ister ve çakmak' a:
-paşa: "italyan dostlarımız hatay'a gelmek istiyorlar hazır mıyız?'' der.
fevzi çakmak durumu anlar ve:
-biz hazırız paşam. '' diye yanıtlar.
ata büyükelçiye döner ve:
-biz hazırmışız, hükümetinize söyleyin isterlerse hatay'ı gelip alabilirler.'' der.
--
velhasıl babayı alırlar, biz verdik de onlarda aldı.