geçmişteki bütün kitapların da sadece ana fikri verip onca sayfa lakırdı yapmasına da gerek yoktu fikrini bir anda şimşek gibi aklımıza sokan fikrin, modası geçmiş diye nitelediği insan tipidir.
hep duyduğu leyla ve mecnun hikayesini bir de fuzuli'den okusa idi ...
mesela ilahi aşk'ı hüsn-ü aşk'tan, şeyh galip'ten okusa idi...
maksat karın doyurmaksa her öğün sade ekmek mi yer insanoğlu? yoksa karnı doyarken damak tadını da düşünür, imkanı dahilinde gözetir mi acaba?
a benim güzel kardeşim, niye kafa buluyorsun bizimle?
''ayşe tut...'' fişinden sonra okumaya tövbe eden, kitap okuma alışkanlığını kazanamadığı için diğer insanların da okumaması gerektiğini akıl almaz cümleler ile savunan kişinin tersi kişiliğe sahip insandır.
ekrandan okumakla, kağıttan okumak arasında pek bir fark yoktur. haa aslında vardır. ekrandan okumak insanı hem daha çok yorar hem de insanı sıkar. haa dersen bilgiye ulaşmada ilk olarak kütüphaneyi deliler gibi talan eden insan diye bi nebzede olsa haklı önermedir. haricinde laf salatası.
eger kitabın özeti okunarak veya anafikri cıkartılarak o konu hakkında veya yazar hakkında bilgi edinilebiliyorsa ne mutlu.. eger edebi kaygılardan uzak bir şekilde, şekil, uslup, akıcılık gibi kavramlara yer vermeyeceksek ne mutlu.. ahmet hamdi'nin o uzun uzadıya akıp giden tasvirlerini, marquez'in büyülü gercekliğini, camus'un varoluşculugunu ya da peyami safa'nın ruhsal tahlillerini bizlere anlatabilecek bir kaynak varsa ne mutlu.. sadece okumak için okuyacaksak ne mutlu.. yok eger ki özümseyecek, sonuçlar cıkarmaya calışacak ya da yazarın içinde bulundugu sartları degerlendirerek kendimiz için cıkarımlarda bulunacaksak üzgünüm, bu cagda kitap okumaya endeksli demode insana devam edilmelidir..
muhtemelen kafka, goethe, dostoyevski, tolstoy gibi harika tatları anlamayacak ve hayatının büyük bir kısmını bir cehalet küpü olarak geçirmeye niyetli insan düşüncesi.
birde diyoruz ki bu memleket neden gelişmiyor. neden olduğumuz yerde sayıyoruz biz diye.
cevap burda bizim sözlükteymiş meğersem de biz fark edememişiz.
son dönemlerde ortaya atılmış en ilginç önermelerden birisi gerçekten.
çok düşündüm bu önermeyi, hani ucundan kıyısından mantıklı bir yer bulayım da sallamayım gece gece diye. bulamadım malesef!
bir genç düşününki kitap okumayı demodelik olarak görsün, aynı bilgileri inetrnetten almayı önersin, özet şeklinde bide! o nasıl oluyorsa!
aslında çok ironik bir önerme bir yerde. aklı başında herkes bu gibi bir önermenin kitap okumayan birisi tarafından ortaya atılabileceğini anlamıştır zaten.
bu önerinin sahibi bundan 10 yıl sonra büyük ihtimalle bıraktığımız yerde otlamaya devam edecektir. yada otladığı yerdeki ot biterse bir kaç metre ileri gidebilir*
endeks mi? o ne lan ? diye bağırarak kaçan insandır. kitap okumaya ilk endeksiyle son endeksi arasındaki farka bakıp şaşıran insandır. ortamladaki en deks insandır. komiktir.
okumadığı için bu alışkanlığı kazanmamış ve yazılanlara önyargıyla yaklaşanların anlayamayacağı tiptir.
örneğin sözlükte bu başlık açıldığında ilk entryi okumadan "vay kitap okuyanlara demode demiş" diyerek eksiyi basmak ya da yorum yazmak işte bu "demode" insanların yapmayacağı bir şeydir.
oysa okumuş olsalar ilk entryi hem kitap okumayı savunan bir başlık olduğunu anlarlardı hem de mis gibi demode olurlardı.
yazdığımız kadar okusak ve konuştuğumuz kadar sussak, sanki daha iyi anlaşırdık.
bu önermeyle hemfikir olan, muhtemelen kitap okumaya endeksli demode tip olmamak için nur yerlitaş izleyip yenilikçi olma peşindedir. biri şuna tüm bildiklerinin yanlış olduğunu anlatsın demeyi düşündüm ama ona da özet geçin falan diyecektir boşverin.
kitap okumanın kişiye, yorum yapabilme niteliği kazandırdığı gibi konuşmasının daha düzgün ve akıcı olmasını sağlamaktadır.
özellikle; araştırmacı bir kişiliğe sahip ise kitap çok iyi bir dost olabilir.