baba.. yanındayken çokta değerini bilemedi mi bu küçük kızın?.
şimdi sen gittin ya?
sen gittin baba ne bıraktığın gibi ben kaldım ne de ailem..
o kadar özledim ki seni, o kadar içim yanıyor ki, şimdiye kadar yaşadığın tüm acılardan daha derin oldu senin gidişin..
sen gittin ya hayatım gitti.. tutunacak dalım gitti, özlem kelimesi sana olan duygum için kifayetsiz kalır babam..
gittin ama ben buradayım bak yine bıraktığın yerdeyim..
baba sen tekrar gel olur mu?
hani tek ders sınavından çıkınca aramıştım ya seni "baba bitti" demiştim. bugün o an geldi aklıma, eğer ki bugünün sonucunda mülakati gecersem belki seni arayamacagim ama yine de emin ol diyecegim "baba bitti" diye.
her ameliyat, her yoğun bakımdan sonra yeni doğmuş bebek gibi emekler gibi hayata tutundun ya şimdide öyle olacaksın babacığım. yavaş yavaş, direnerek...
her ne kadar bana herşeye hazırlık ol deseler de senin tekrar ayağa kalkacağına inanıyorum.
hiç bir kelime yok seni anlatmaya babacım, boynuna sarıldığım an hayatımın en özel anı..
iyi ki senin kızınım, seninle gurur duyuyorum. seni seviyorum.
O geceden sonra beni hala seviyor musun be baba? Affedebilecekmiyiz Bi gün birbirimizi. Ben hala affedemedim seni. Sorabilsem soracağım bana baktığında ne görüyorsun diye. Ama neyse işte.
öyle bir an geliyor ki bazen baba, o an hiçbir şey, hiçkimse beni teselli edemiyor. o an oradan kaçmak avazim çiktigi kadar bagirmak, ağlamak istiyorum.
babasının saat tam 7de köşeyi dönüp de geleceğinden emin olan bir çocuğun saat 8'deki hayal kırıklığıyla yaşıyorum.
yine gelmedi.. yine...
ölüm bu kadar mı acımasızdı? götürdüklerini geri getirmeyecek kadar mı kötüydü ? ya da kendisinden başka kimseyi düşünmeyecek kadar bencil miydi? bak yine 8 oldu. yine o köşeden elinde poşetlerle gelmedin. içerde elinde makasla kötü bir adam okula gitmemem için saçlarımı kesecek baba. hiç mi görmüyorsun ? bak kestiler saçlarımı... kısacık... kıvırcığın yok artık.gör bunu ! üç numara saçlarımla okula gidiyorum. bunu da mı görmüyorsun! baksana bi okulda bitli muamelesi yapıyorlar saçlarım kısa diye. bunu gör bari...
çok acı çekiyorum be. tutsana elimden. şu lanet köşeyi dönüp gel artık! acıyan gözlerle bakıyorlar bana , o kadar mı kötü durumdayım. ama yok hep gülüyorum ki ben. her sabah yastığımın altına koyduğun paraları görünce güldüğüm gibi gülüyorum. içten samimi 'mutlu'.
iyi bir çocuk da oluyorum sürekli. hani olur da sokağın başındaki köşeden dönersen hiç kirli görünmeyeyim sana diye.
ama insanlar bunu bilmiyor ki! onlar ancak deli derler ! bitli diye yaftalarlar ancak ! ah bir gelsen görecekler günlerini ama...
göremiyorsun artık beni biliyorum, zira duyamıyorsunda ve hiç duymayacakmışsın. ama doktorlar kulak pili sayesinde %40 da olsa duyabileceğini söyledi. sen koskoca ayağını verdin bu dünyaya yerine protez taktın yürüdün, bir pil kulak mı yıkıcak seni be!
şimdi bu yazıyı sana yazıyorum ya, burada olsan bile, ne okuyabilir nede okunsa sana duyabilirsin. ama hissedersin beni biliyorum. ne hissettiğimi hissedersin sen, mesela onca direnmelerin bu yüzden. gitme, bırakma bizi dedim, hiç gitmedin gitmeyeceksinde... torunlarının yüzünü görmeden gitmeyeceksin, söz veriyorum babacım. ama sen de söz ver, bırakma bizi...
hani ben küçükken pazara giderken beni de götürüyordun ya, sana '' poşetler ağır geliyor yardım edeyim diye mi çağırdın'' dediğimde kırılıp bir daha pazara çağırmamıştın ya beni aslında ben onu kendimce gururlandığım için yapmıştım. çocuk aklı işte nasıl söyleyeceğimi bile bilmemişim...
yüzünün sol tarafı uyuşmuş, annem öyle dedi. ilaçlardandır babacım birşeyin yok iyisin sen... hiç birşey yıldırmadı seni bu da yıldırmaz.
ne zaman yanına gelsem konuşamıyorsun benimle, sesin bile çıkmıyor bırak bnei duymayı. anneme sorup durma nerede bu kız diye babam, gelemiyorum yanına öyle göremem seni hayatımdaki kahramanı öyle göremem...
baba senı oyle cok ozledım.benı annemden cok sevdın hep oylee soyledın.ama ben senın kadar sevmedıgım bır adam ıcın senı ne kadar uzdum sımdı yurecıgının ıncınmeyecegını dayanabılecegını bılsem sana herseyı anlatıp sıfırdan baslamak ıstıyorum.sana yalan soylemek o kadar zor kı.neden boyle uzaklastık nasıl oldu.sımdı arasam aglasam aglasam bırde aglıyorum dıye kızarsın.
kaç yaşında adamsın be baba nasihat verirkenki ses tonudaki naiflik olmuyor, karşımda bıyıklı polyanna görünce bir tuhaf oluyorum. nedense seviyorum seni baba hic bir şeyi esirgemiyorsun benden ama otoriteni kaybetmekten korkuyorsun gibime geldi, ben üstümde otorite kurdurtmam anla artık beni.
çok güzel bir şeysin terin bile güzel kokuyor hiç bir şeyi romantize etmeyen ben bile bunu diyorum ama artık yapma be baba ben ne söylersem tersini idda etme.
içtiğim on sigara iki bira eroinman olacakmışım triplerin çok garibime gidiyor ve sen ipin ucunu tutmaya çalışırsan öbür uçtan ben çekerim, her şey cazip gelir.
ya sen şimdi olayları çok yanlış anlamışsın baba. buzdolabına suyu termosla koyuyorsun. hayır, termos dediğin aletin özelliği sıcağı, soğuğu muhafaza etmektir. ne işi var buzdolabında pardon ama?