kimse senin gibi gözlerimin içine bakmayacak, ben üzüldüğüm için gözleri dolmayacak, ben gülerek baktığım için daha mutlu olmayacak. kimse bu kadar fedakarlık yapmayacak baba, bu kadar önemsemeyecek. yaşadım gördüm.
geçen sene bugünlerde odamda kendi kendime parfüm şişesini mikrofon yaparak şarkı söylediğimi gördüğünde gülüp 'bizim kız tam bir manyak' diye annemi çağırışını, 'bilgisayar kullanmasını senden iyi biliyorum' demene rağmen her bilgisayar başına oturduğunda gözlerinin beni aramasını, soğuk havaya karşın elimize kovayı, bezi alarak araba yıkayışımızı, düğünlerde annem yerine hep benimle dans etmeyi seçişini, her pazar trt'deki western filmlerini izleyişimizi, tam uyumuşken elinden kumandayı uyandırmadan alma yarışımı, televizyonun kanal şifrelerini bulurken 'baba yakında uydu keyleri diye kitap yazıcaksın' dediğimde 'sana ithaf ederim korkma' demeni, maç günlerinde futbolculara bağırırken koltuktan zıplayışlarını kameraya çekmeyi çok özledim. neden beni bırakıp gittin?
(bkz: baba akü yok) *
şaka bir yane annemle ayrıldığınızdan beri * son 6 aydır beni adam yerine koymaya başladın. ben de seni. dertlerimi paylaşıyorum. kız arkadaşı muhabbetleri hakkında tecrübelerin ilaç gibi. şiir gibi konuşuyorsun.
seni valide edip adıvar'ın anlattıkları haricinde hiç tanımadım. zaten ömrün önemli bir kısmını artık geride bıraktığım şu yaşıma kadar da yalnızca bir kere gördüm seni. o çocuk halimle hatırlıyorum da bir adam geldi eve kış vakti. benden uzun, heybetli ama bitmiş ama tükenmiş adı "baba" imiş. "merhaba" dedim sadece ve "ben arkadaşlarımla oyun oynamaya gidiyorum" diyerek çıktım o evden. gecenin bir saatine kadar da içeri girmedim tekrar.
benim seninle tek hatıram buydu işte. tanımadığım bir amcayla konuşmak ile eşdeğerdi. anlatılanlardan mert, delikanlı, tuttuğunu koparan, insanlara iyi davranan, iyi yürekli, seven, aşık olan ama beş para etmez alkol sevdan yüzünden bir hayatın, bir ailenin içine sıçan biri olduğunu biliyorum. bizimkilere göre sana çok benziyorum. hem fiziksel hem birtakım özelliklerin itibariyle.
ama ben bunu reddediyorum. hiç tanımadığım bir adama benzemeyi reddediyorum. ben senin gibi zayıf olmayacağım hiçbir zaman. ve bırakıp gitmeyeceğim ömrü hayatımda en sevdiğim, seveceğim insanları eşimi, çocuklarımı. geçen sene vefat ettiğin haberini duyduğumuzda tek ben üzülmedim bunu bilmeni isterdim. çünkü hiçbir şey hissetmiyorum sana karşı. büyük ihtimalle cenazende kimse yoktu. herkesten öyle başarılı kopmuşsun ki bu alkol illetinden dolayı. ha ben içmiyor muyum? çok da sağlam içerim. ama adam gibi içerim. belki başka bir zamanda, belki başka bir hayatta daha iyi bir insan olman dileğiyle.
tek teşekkürüm sana borç bildiğim, hayata gelmemde ve sahip olduğum güzel adın konulmasındaki katkın. onun haricinde ben tek başıma kendim büyüdüm, kendim adam oldum. aşık olduğum bir kadın var. ne olur bilinmez ama senin yaptıklarını asla yapmayacağım. bunları bilmeni isterdim.
bayramdan bir gün önce almış olduğun siyah ilk dijital saatim ve o gecenin sabahında baram namazına giderken saat kaç oğlum diye sorduğun vakit göğsümü gererek almış olduğun yeni saatime baktımm ve altı sıfır sıfır baba dediğimi, senin de tüm hoşgörün ve güleryüzünle öyle söylenmez oğlum saat altı denir deyişini unutamıyorum babam. sen hep başımızda ol seni seviyorum baba sen bunu zamanında bizi sevdiğin halde bize söylemesende seni seviyorum baba...
kızdığında dünyanın en çekilmez adamı olmana rağmen, sahurda hadi baba sahur yapalım dediğimde ve ya kalkmayacağını bildiğim halde sana yemek getirdiğimde azarlayarak beni geri göndermen içime oturmasına rağmenn seni seviyorum. bir kere olsun hadi baba sahura dediğimde tamam oğlum deyip kalksa idin ne vardı baba. tüm bunların sebebi, çok kızmış olduğun yengem de olsa bizden neden hıncını alırdın baba. neden kendinden uzaklaştırdın beni baba nedenn. ama yinede seni seviyorum ama uzaktannn maalesef uzaktann.
aynı evde kalırken, daha orta okuldayken; oku bak olum ben okumadım sen oku görüyor musun kemal abini o okudu sende oku diye diye kulaklarımı tıkamama neden olan babam ne yapsaydım, orta okuldan üniversiteye dikey geçiş mi yapsaydım. okudum baba okudum şükürler olsun türkiyenin en iyi üniversitelerinden birinde okudum. bi aferin benim oğluma demen yeterdi be baba...
şu sözleriyle akılda kalandır: "Peki neden evlenmedim ? Kimi engeller çıktı da ondan... Ama elverişsiz bazi dış kosullardan bağımsız gercek engel, besbelli düsünsel bir evlenme yeteneğinin bende eksikliğiydi. Bunu da sonradan anlayıp, sağda solda yalpalayıp durdum... "
ayrılığının ardından 4 seneyi bitirmiş olacağız 7sa sonra. ölüm meleğini beklediğini bize hatırlatsan da yoğun bakımlarda geçen zamanın bizi yokluguna alıştırmaya çalıssa da yine bir parçamızdın. akşam saatlerinde başında tüm aile fertleriyle toplansak da durumu değiştiremeyeceğimizi kabullenmek zor olmuştu. serum için kollarında damar bulamamıştık. inatla gereken gücü bir nebze verecek bir kaç damla serum için bile zamanla yarışarak uğraştık.
en kötüsü ne biliyor musun? gözlerimizin önünde erimeni seyretmek en büyük ızdırabımız oldu.
o sabah uyandırıldıgımızda bile tanrı ve aile vergisi 6.hissimiz neyle uyandırılacagımızı bize fısıldamıstı.
7sa sonra uyandığımda aynı hissi duyarak gözlerimi açacağım.
ölenle ölünmez ve hayat devam ediyor klişeleri yanında seni birkaç dakika da olsa düşüneceğim bu ıssızlıkta.
bir çocuk 4 yılda konusmayı hatta yazmayı söküyor. bizse hayatın bize bahşettiği fırtınaları arasında gemimizi yürütüyoruz. senle ya da sensiz de bunu yapacaktık. önemli olan bizim yanımızda olmandı.
şimdi boğaz manzaralı bir yerde her yere hakim olarak hayatı izliyorsun.
birilerinin rüyalarına girip tehdit ediyormuşsun, onun arkasında ben varım diyormuşsun. alemsin baba. öbür alemden bile ellerini üzerimizden çekmiyorsun.
Baba, lisede son senem. Zaten ygs ve lys mevzuları var, canım sıkkın. işte canım sıkkınken sen de karnemdeki 4 tane zayıfı bana neden hatırlatıyorsun? Bir de geçen senelerden de toplam 4 kırığım var. Zaten ben ölmüşüm, sen de 8 tane kırığın var diyerek üzme beni. Canım babam öptüm seni, al sen çay iç ve tv karşısında uyu. Bırak benim zayıf derslerimi.
Çocukluğumda hayatı algılayış biçimimde ciddi sıkıntılar yaşıyordum baba,
Varlığım, annem, yaşadığım ev ve sen,
O küçük hayatımdaki her şey benim için büyük birer soruydu ve her şeyi sorguluyordum.
Önce kendi varlığımı kabullendim evet ben vardım hissediyordum nereden geldiğimi bilmiyordum. niçin burada olduğumu da ama vardım, korkuyordum, endişeliydim ve meraklıydım.
Önce annemi keşfettim annem güvendi,
Bu çok netti annem her şeyi yapabilirdi acıktığımda o doyuruyordu beni, ağladığımda onun yanında sakinleşiyordum, canım yandığında o iyileştiriyordu. O olmadan yaşayamazdım bunu öğrenmem basit oldu.
Yaşadığımız yeri, evimizi ise dünyanın kendisi sanıyordum.Burada annemle birlikte yaşayacaktık galiba.Kısa zamanda evin her yerini keşfettim önceleri girmeye korktuğum odalara bile girebiliyordum.
Artık korkmuyordum her şeye hakimdim,
Bir tek şey dışında,
Hava karardığında eve gelen başka biri annem gibi değildi,
Uzaktı, farklıydı, huzursuzdu,
Galiba benim çoğu zaman hissettiğim o zamanlar ne olduğunu bilmediğim sıkıntılı hali yani mutsuzluğu hisseden başka biri diye düşünüyordum.
O zamandan beri tek ortak noktamız mutsuzluğumuzdu baba;
Kardeşim geldi sonra, mavi gözlü sarışın benden farklı herkesin ilgi gösterdiği sevimli bir çocuk;
Sonra sizi izlemeye başladım benimle yapmadığın birçok şeyi onunla yapıyordun ona sarılıyordun onu öpüyordun ona ismiyle sesleniyordun, ona oğlum diyordun.
Ama o da benim yapmadığım birçok şeyi yapıyordu eve geldiğinde bacaklarına sarılıyordu mesela, sana doğru koşuyordu
Annem bize kızdığında ben divanın altına girip saklanırken o senin yanına kaçıyordu
Büyüdüm
Hayatı o basit algılayış biçimim değişti.
Ama sen baba, seni algılayış biçimim değişmedi, değişmiyor baba
Beni seviyor muydun baba?
Hiç sevebildin mi?
**********************************************************************************
Ben senin istediğin gibi bir çocuk olamadım.
Olmadım!
Ben senin istediğin gibi asker olamadım.
Olmadım!
Ben senin istediğin gibi doktor olamadım.
Olmadım!
Ben senin istediğin gibi mühendis olamadım.
Olmadım!
Ben senin istediğin gibi hiçbir şey olamadım.
Olmadım!
Ben seni hiç mutlu edemedim.
Etmedim!
**********************************************************************************
Artık yaşlandın baba.
Gözlerimizin birbirine dokunduğu o ender anların hepsinde seni anlamaya çalıştım seni bir yere koymaya çalıştım
Gerçekten uğraştım
Ama
Hala o evdeki mutsuz yabancısın
Seni bir yere koyamadım baba ben
Mutsuzluğumu da koyamadığım gibi