iki küçük kol düğmesi diyerek girdi barış abi efkarımın can damarına.. özledim diyordum tam o sırada nüksediyordu aşkım..
ben de hatırlarım bugün gibi sessiz geçen son geceyi.. şu günlerde benim başım eğik bir suçlu gibi..
unuttugum sevgi sözcüklerini sokmaya çalışıyorum bir tek senin sıfatın eksik.. yoksun ya..
ayrı kolda olsaydık, ayrı yolda olsaydık ben yine de razıydım varlıgına..
bunu okuyanlar lise aşkıma yazdım sanıyorlar.. ben gülüyorum sessiz gözyaşlarımın derbeder ettigi anlarda..
dün diye başlayan cümlelere isyanım var artık.. var olupta yok gibi olan her şeye oldugu gibi..
var diyorlar,görüyor diyorlar.. neden solumuyorsun nefesimi.. yoksun ya..
hiç konuşmanı dilemedim, burda olanların yaptıgı davranışların parçası olmanı hiç dilemedim.. gel istedim bak istedim..yoksun ya..
sen o minik kağıda 'developed' yazdın çektin gittin.. ve ben adamım ve ben o günden beri yokluguna imza atacak her gelişmeye kindarım..
Sen gittin ya şimdi herkes sana benziyor. beş ay oldu göçüp gideli. başlarda anlamadım hiçbirşey, ama şimdi aklıma her geldiğinde tuhaf bir his kaplıyor içimi, özlem desem değil, korku desem değil çok tuhaf bir şey. Yolda gördüğüm tüm yaşlı adamları bir an sana benzetiyor ama sonra bir ürpertiyle kendime geliyorum tekrar, sen hayattayken hiç olmazdı bu. Sana düşkün değildim belki yıllarca görmesem farketmezdi, çok üzüntüler yaşattın çünkü bize ama ölmeni asla istemedim baba her şeye rağmen. keşke uzakta olsaydın ama senin hayatta olduğunu bilseydim. Özlem değilse, sevgi değilse bunları yazarken gözlerimden akan yaşlar da neyin nesi baba.. Bir kız için anlaşsada, anlaşamasada, sevsede sevmesede baba kavramı arkasındaki bir dağ imiş sen gittin ya benim dağım yıkıldı baba...
böyle ayrılmamalıydık baba. gözüm arkada kalmamalıydı. bana sofrada öyle bağırmasaydın keşke. yemeği boğazımda bırakmasaydın. pişman olmalıydın. her zaman yaptığın gibi hiçbir şey olmamış gibi davranmamalıydın. biraz olsun beni anlayabilirdin. evet, bunu yapabilirdin. ama yapmıyorsun...
sevgili baba...
sen bu yazıyı okuduğunda ben çok uzaklarda olacağım...son günlerde aklımdan hiç çıkmıyorsun.hep hep hep seni düşünüyorum.çünkü sen bu yazıyı okuduktan 5 dakika sonra bilgisayar kendinden kapanacak.biliyorum çok ısınınca çöküyor.bunu söylemek için yazdım bu yazıyı baba.tamirciye götürmen gerekiyor...
keşke mükemmel bir insan olmak yerine sadece bir baba olabilseydin de ben de senin hakkında herkes gibi uzun uzun şeyler yazabilseydim..
iyi bir baba olacağım ama.
çok genç yaşta hayatını kaybetmiş bir insan olduğun için hayattan çoğu mutluluğu tadamadın, evladının büyüdüğünü görüp, kucağına torununu alıp sevemedin.
bense senin tokadını dahi yiyemedim keşke seni tanıyabilseydim kötü bir insan olman umrumda bile olmazdı. 30 yaşındayım bu güne kadar kimseye hatta kendime bile babamı özlediğimi ona ihtiyacım olduğunu söylemedim, muhtemelen bundandan sonrada söylemeyeceğim. ama sana ihtiyacım var
Yüzüne bakamıyorum, cok üzgünüm. Bazen göz göze geldiğimizde gözündeki nefret ile karışık öfkeyi görüyorum ve bu benim icimi parcaliyor. özür dilerim sana bunları yaşattığım icin. Bir gün tekrar bana sevgi dolu bakabilecek misin bilmiyorum ama hergün bunu umuyorum. Birgün bir şey olur ve hala aramızda bu korkutucu sessizlik olmuş olursa sana son söylediğim sözlerin kötü bir şey veya değersiz bir şey olmasını istemiyorum aslında. Keşke yüzüne bakıp seni cok seviyorum babacığım cok özür dilerim ne kadar özür dilesem azdır ama sana yine sarılmak istiyorum, seninle konuşmayı, sohbet etmeyi bunları bi kenara bırak sadece rahat rahat aynı odada bulunmayı bile özledim, diyebilsem. Benden nefret ettiğinden fazla nefret ediyorum ben kendimden ama kendime karşı öfkem yaptığım hic bir aptallığı yok etmiyor işte. cok üzgünüm baba.
Bir kız, babasından nefret etmemeli. Hani ilk aşk babadır derler ya öyle olmalıydı. Ama olmadı... Sen sevmeye değmezsin baba. Neden diye sorma hiç. ikimiz de biliyoruz nedenini. Bir erkeğin eli kadına vurmak için değildir. Öğrenemedin bunu yıllardır. Şimdi yüzün şiş, gözün mor oturuyorsun ya içerde keşke oturamasaydın baba. Keşke varlığını hissedemeseydim. Gerçi zaten bir baba olarak varlığını hiç hissetmedim ki ben. Baba hiç olmadın sen. Yüreğime dokunamadın. Hani bazen istediğim birşeyi güç bela yaptığında derim ya "sen dünyanın en harika babasısın" diye yalan olduğunu, içten söylemediğimi sen de biliyordun, değil mi? Yalakalıktan değildi ama. Belki birgün bu sözü tüm kalbimle söylememi istersin de daha iyi bir baba, daha iyi bir adam olmaya karar verirsin diyeydi. boş umutlardı hepsi. Baba, senden nefret etmiyorum. Sakın böyle düşünme olur mu? Çünkü nefret edebileceğim kadar değerli değilsin. oğlundan dayak yediğin için milletten utanmak yerine 5 para etmez bir adam olduğun için kendinden utan. Sezsiz sakin abimi babasına vuracak kadar çileden çıkardığın için abimden utan. Annemden utan, gözünün altındaki morluğun nedeni olduğun için. Acizliğinden utan. Benden utan baba. Tüm yaptıklarına rağmen yataktan çıkamadığından yanında kaldığım için utan benden.
Hey be baba daha bu öğlen konuştuk seninle,değerini hayatın zorluklarını gördükçe daha iyi anlıyorum.Hayatı gördükçe zorluğun ne demek olduğunu anladıkça daha bir çok seviyorum seni.
Hani küçükken üstüne yanlışlıkla su tutmuştumda yüzüme şlap diye vurmuştun ya o zaman ne kadar kızmıştım sana şimdi gülüyorum az bile yapmışsın diyorum.Bir gece hasta olmuştum genelde kızardın bağırır çağırırdın niye hasta oldun,içtin gene soğuk suyu ohh oldu sana derdin ama akşam bakardın ateşler içinde yanıyorum sende uyuyamazdın bütün gece o zaman anladım arkamda kapı gibi bir babam olduğunu.Bu böyle uzar gider peder kısa kesiyorum.
Düşüncelerimiz çoğu kez uyuşmadı bağırdık çağırdık birbirimize oluyor bunlar kusura kalma. Ergenlik dönemindeyken su isteyince bile pufflardım ya harbiden tam bir ergenmişim.Şimdi daha iyi anlıyorum değerini.Gün geçtikçede sana olan saygım ve sevgim artıyor.idolsün sen lan benim için.
çocuklarını seven ama anneme çok da değer vermeyen bir '' aile babasısın'' baba. bu aile ayakta dursun diye senin annemi aldatışlarını diyemedim anneme ve bu yüzden annemin yüzüne bakamadım günlerce. sana bu yüzden ağzıma geleni saydım saydım saydım da içimdeki öfkeyi bitiremedim. ama sen kızının sana bu kadar laf söylemesine aldırmadan ve de kızından hiç mi hiç utanmadan hep bildiğini okuyorsun. artık sana diyecek hiçbir sözüm de kalmadı. tükettim hepsini. o yüzden şimdi sadece annemden özür diliyorum babamın bu yaptıklarını ondan saklamak zorunda kaldığım için.
hayalimde çizdiğim resimleri hiç çekemediği için kırgınım hayata. hiç seviyor gelmediği için papatyaya, bedava çıkmadığı için panda stixe, beni sevdiklerimden bu kadar uzak kıldığı için kadere, oyuncu kartlarında hiç çıkmayan tugay kerimoğluna, taso oynarken beni yenen mahalle arkadaşlarıma, sözlüme 100 ver de takdir alayım yalanını yemedikleri için hocalarıma, hayatıma giren bütün figüranlara kırgınım
yaşadıklarım sadece kırgınlıklarım mıydı? değildi elbet
7 yaşında oktay derelioğlu olmaya karar verdiğimde bana aldığı beşiktaş forması ve 30 numara sportaç tigana kramponlar için, 8 yaşımda andreas köpke olmaya karar verdiğimde kaleci forması aldığı için, her gün yenisine karar verdiğim anket defterlerimi hiç sıkılmadan doldurduğu için, ablamın sınavından önce onun moralini bozduğum için bana attığın o tokadın bedelini sabahı yastığım altına koyduğu para ile örttüğü ve içimden keşke her gün tokat atsa dediğim için, futbol konusundaki bütün yeteneğimi senden aldığım için, bize her zaman güvendiğin için, bosko, ağabeyim, sen ve ben stadyumda mutlu olalım diye gece yarısına kadar bizimle penaltı turnuvası oynadığın için, on iki yaşıma kadar günaşırı bana kızıltepe olduğun için, benim gereksiz muhabbetlerime yirmi yıldır katlandığın için, küçükken her gün bizi arabayla gezdirdiğin için, bir bayram lunaparka götürüp kusturana kadar balerine bindirdiğin için (sonra hiç lunaparka gitmek istemedim) hakikaten büyük adam olduğun için, babam olduğun için sana çok teşekkür ederim
bir de şöyle bir şey var.
sanırım şimdi bunların bedelini, sizden uzakta çekiyorum sesinize değil de yüzünüze hasret kaldım, hep dediğim gibi rasko; iki ucu boklu değnektir gurbet, gitsen gidilmez kalsan kalınmaz
bana her dersler nasıl diye sorduğunda iyi dediğim için, ne okula, ne idmanlara doğru dürüst gitmediğim için, sana verdiğim sözleri tutamadığım için özür dilerim
beni gereksiz onca insana şikayet ettin, beni milletin ağzına bir haftalık harçlık için sakız yaptın, insanlara sadece para yiyen hayırsız evlat olarak tanıttın. oysa ben hep çalıştım. hem okudum hem çalıştım. arkamda duracağına kösteklemeye yer aradın. sana kalsa üniversiteye giremezdim bile. yıllar önce anneme çektirdiklerin yetmedi bana mı çektirmeye başladın... aylardır seni görmüyorum. hayatımın en huzurlu üç ayı. senin için de öyle ki aramadın hiç. arama da artık. ama sağol ki senin gibi bir babam olmasa ben bu kadar hırslı olmaz, mesleğimde yükselmek için çabalamazdım.
alma o kadar serum her gün. bak gel, sana sevgimi biriktirdim günlerdir. serumdan daha faydalı gelir. o doktora da söyle, vermesin sana antibiyotikler, ağrı kesiciler... gel, gel ki karşılıklı tavla oynayalım, kahve içelim. ağrın o zaman kesilir baba.
yarın pazar, kahvaltıyı tek başıma yapacağım, gazeteyi tek başıma okuyacağım, sabah haberlerini tek başıma izleyeceğim.
babam...
kirli sakallı, hafif kel, uzun boylu ve çınar gibi hiç yıkılmayacak olan koca yürekli adam.
ben her doğum günümde senin yüzünden ağlıyorum baba. bunu bile bile her doğum günümü kutluyorum, inadına. sonra hiçbir şey olmamış gibi geliyorsun yanıma, sarılıyorsun. baba lütfen böyle olma, ya tam sev ya da yüzüme bakma.
herşey katlanılabilir de çok küfür ediyorsun, biraz kulağın duysun ne dediğini be canım. bir de mantıklı küfürler et, açınca ağzını sikerim, sokarım, önüne anan gelse tanımıyorsun. hem cümle alem biliyor andropoza girdiğini.
annem der ki " hiçbir zaman büyük konuşma, başına gelir." ama şimdi konuşuyorum baba, sen bana muhtaç kalıp kapılarıma düşene kadar seni asla görmeyeceğim. öyle bir kin yarattın ki bende anneme ve bana yaptıklarınla. bir gün muhtaç kalıp kapıma dayanırsan ancak o zaman yüzümü göreceksin. ben senin ayağına gelmeyeceğim sen bana geleceksin.
biliyorum beni çok sevdiğini, biliyorum beni herkesten fazla düşündüğünü, biliyorum söylediklerinin hepsi benim için. ama birazcık benim hata yapmama izin vermelisin, başıma gelecekler benim başıma gelecek kötü olursa elbetteki üzüleceğiz, fakat bunların hepsi birer tecrübe olacak. unutma ki sen de bu yollardan geçtin.
bu arada seni sinirlendirdiğimi bilerek çok fazla şey yapıyorum, çünkü sinirlenmen çok hoşuma gidiyor.
ihtiramlarımla...
en lüzumsuz ama en sevdiğin oğlun.