bir dergâhta öğrencinin birisi hocasına gider ve der ki;
"hocam, içimde bir sıkıntı var."
hocanın cevabı hemen her konudaki gibidir;
"namaz kıl. hem bi süre sonra bak bakalım bir daha bırakabiliyor musun?"
öğrenci döner ve cevap verir;
"sen bir vakit kaçır da gör asıl, bir daha kılabiliyor musun?"
şimdi o misal arkadaş madem ki bu hadise sana "yaradanın kudretini" ve senin inandığın "dini inancın" doğruluğunu kanıtlıyor o hâlde bunu kendin için böyle yorumlayabilirsin.
yani, bir civcivin oluşum süreci ile hazırladığımız afilli videolar ile insanları kendi inandığımız dine inandırma çabası çok doğru gelmiyor bana.
yani de ki misal falanca yerde, filanca bir topluluk var bu dine mensup olan ve bu toplulukta da öyle hır, gür yaşanmıyor ve insanlara herhangi bir şekilde eziyet edilmiyor ve yaşantıları kısıtlanmıyor. he budizm belki kısmen örnek teşkil eder bu duruma ama onda da "hayatı yaşamak" anlamında ciddi boşluklar mevcut.
yani diyeceğim o ki "şunu yapmak çok güzel" demek yerine sen o şeyi yap ve çok güzel yap ki insanlar baktıkları zaman sen daha ağzını açmadan "ulan bu adamın yaptığı, yaşadığı şey ne güzel bir şeydir" diyebilsinler, imrensinler.
yoksa ki işimiz "civcivin oluşum sürecine" kalmışsa, sahurda yumurta yemenin büyük günahlar arasında sayılması lazım.
açık bir şekilde görüldüğü gibi ateistler her zamanki gibi bir açıklama yapamamış, sadece müslümünlarla dalga geçmeye çalışıp kendilerini komik duruma düşürmüşlerdir.