tapulu malın mu lan denesi cümledir. ayrıca beni hiç şaşırtmamıştır. allah'ı meme, peygamberi para olan, her devrin adamı olma konusunda doktora yapmış bir sülaleden fazlasını beklemiyor insan.
Ahmet Altan'ı Kadiköy'de Alkim'den çıkarken gördüğümde aklıma gelen sözü. Hele ki göz göze geldik "hocam bu lafı neden ettiniz" diye soracaktım içimde kaldı.
yalandır. hiçbir Türk evladı bunu yapmaz.
haaa hükumeti bir sakıza satarım diyorsa eyvallah hacı.
ben de satardım. ama daha çok onlar bizi satmaktalar.
bu cümlenin içinde geçtiği kitabı, ya da metni okumadan atıp tutanlara şaşıyorum ben asıl. bana, yani pija'ya , yani ulusözlük'teki tek otoriteye sorarsanız ben size tüm benliğimle bunun karlı bir alış-veriş olduğunu söylerim. hayran bırakırım kendime durduk yerde, ona göre. haah! işte öyle aynen...
vatan gibi son derece subjektif, son derece balon, son derece şişirilmiş bi kavramla karşı karşıya olduğunu düşünmüş olabilir yazar bu cümleyi kurarken. masallardansa gerçek bi tokadı tercih etmiş de olabilir. ben de okumadım ve ben de en az sizin kadar sallıyorum. sadece infazcı kimliğimi geri planda tutuyorum bu kez. sizden tek farkım bu.
bana "vatan"'ı tanımlasın şurda 3 kişi. üçü de birbirinden farklı tasavvurlar sunacaktır. hatta canlı bi tartışma olsa birbirlerini yiyeceklerdir salt bu vatan kavramının tanımlanması yüzünden. bilemiyorum bunlar hep faraziye. ve fakat olmayacak şeyler gibi gelmiyor bana. vatan, millet, sakarya özel üçgenindeki vatan mı bu? değilse, hangisi? ahmet ağbim hangisinden bahsediyor acep?! bu soruların cevaplarını ya da bu cümlenin altında başka bi cevherin yatıp yatmadığını merak etmek yerine ben dahil hepimiz osuruktan fikirler ürettik ya da gereksiz korumacı- saldırgan bi üslupla bi şeyler karaladık saçma sapık...
bak onca karakterdir yazıyorum ve inanır mısın hala mantıklı bi alış-veriş olduğuna dair fikirlerim değişmedi. bana meme ve bir kiraz ağacını gölgesi gayet hoş geldi. ahmet ağbi de bu cazibeye kapılmış olamaz mı? öte yandan sözlükte sabahtan akşama kadar ne denli abazan olduğuna şahit olduğumuz pek değerli "vatansever" arkadaşlarımızın da saldırganlaşması ayrı bir komedya. okumaz bu çocuklar!
hayatı , gelmişi geçmişi soyu sopu yaşadığı yer , default olarak istese de istemese de kendini karakterini şekillendiren toprak ve yağ bezleriyle dolu , ucunda sinir olan 250 grlık bi organ..
bu ikisi arasında seçim yapıp 2. şıkkı seçen adamın zaten 1. şıkkı seçmesi gibi bişi söz konusu olamaz..zira o adam 1.şıktakilere sahip değildir..dolayısıyla , acımak ve halimize şükretmek lazım..en azından , sikme duygumuz (takriben 15 dakikada ejekülasyondan sonra geçer) tüm ömrümüzde sahip olmamaız gereken aidiyet duygusuna baskın çıkmıyor diye..
o kadar hayvan değiliz yani..
kan,ter, gözyasından baska bir halt vaat edemeyenlerin büyük bir ikiyüzlülükle 7 bayram ahaliyi kazikladiği aha bunlar pust biz iyiyiz diyerekten insafsizca tokata getirdiği diyarlarda hirlamalardan daha dürüst ve anlamı olan sözbütünüdür.
+ iyide niye kiraz ağacı ametcim ?
- kirazları kulağıma küpe yapacağım.
+ Vatan, uğruna can vermeyi bilenlerindir ki ametcim. neyi satarsın sen a be gülüm ?
- ama .. ama kem küm..
+ al bunu kulağına küpe yaparsın.
provokatörlüğü ve fantezi kurmayı kendine meslek olarak olarak seçmiş olan bir insanın bir diğer itirafı. ne kadar odun ve ne kadar sapık olduğu bir kez daha tescillenmiş oluyor.
iyi niyetine inandığı Ahmet Altan'ın bir vecizesi. Herhalde insani duyguların ve şehvetin ne denli hayata tesir ettiğini ifade etmek istemiş fakat bu günlerde söylemesi ecelini hazırlamak gibi birşey olurdu.
- yılmaz özdil (ki hazreti hiç sevmem) yazmış, kara harekatı olan bugünlerde insanlar en çok emekli maaşı ile ilgili haberi okumuşlar.
- herkesin malumudur, elinde fırsatı olsa askerlikten "yırtma" peşinde olan tonla insan var memlekette. 300 bine yakın da asker kaçağı olduğu söyleniyor.
- cem uzan döner-pilav dağıtarak %7 oranında oy almıştı. birisi çıkıp yarın öbür gün döner-pilava bir de sütlaç eklese rahat %10 u geçer. dağıtılan yardımların ülke seçim sonuçlarına etkileri malumunuz.
- sokakta herkes "vatan millet sakarya" dese de hepsinin esas gündemi yoksulluktan bir şekilde yırtmak. "norveç işçi alacak" dedikodusunun çıkması bile infiale neden oluyor. millet birbirini ezecekti. iddia, sayısal loto kuyrukları uzun mu uzun.
- milliyetçiliğin esas teorisyenleri ise zengin. zaten zenginliklerini bu milliyetçi propagandaya borçlular. örnek olsun, oyak barzani bölgesinde en büyük ihale alan firmalardandı, şimdi kendisini bir hollanda bankasına sattı. sinan aygün yıllarca cebinde paracıkları ile milliyetçilik gazladı, o da barzani bölgesinde iş yapıyor, büyük ihaleler alıyor şirketleri. hemen hemen hepsi öyle. onlar işin gazlamasını yapıp, evlerinde viski içerken, yoksul halk çocukları bu masallara kanıp ölüyor, öldürüyor ve sürekli olarak da güzel bir sarışın kız, bir araba, sıcak ev hayali kuruyor (hakları tabi).
- cinsellik önemli bir dürtü, psikolojiye göre en temel üç ihtiyaçtan birisi ve hatta freud'a göre davranışlarımızın altında yatan, yön veren tek olgu. sokakta hafif cilveli yürüyen kızlara eve gidene kadar 100 erkek asılıyor, fahişelerden tut travestilere kadar hepsi iyi iş yapıyor ülkemizde. genelevler dolup taşıyor. bastırılmış cinsellik böyle tezahür ediyor günlük hayatta.
durum bu. işin görünmeyen kısmı bu. şimdi neden kalkıp Ahmet Altan'a kızıyorsunuz? Anlamayanlar için anlatayım, adam esas bütün dertlerin altında belli bir mutlu-huzurlu yaşama erişme isteğinin olduğunu, bu mutlu-huzurlu-refahlı yaşama sahip olanların ise bunu bırakmayacağını söylüyor. haklı sayılabilir. kişisel almamak da lazım, dünyada herkesin "bir kiraz ağacı gölgesi ve kadın memesine vatanamı satarım" dediğini düşünelim, bu durumda savaşlar çıkar mıydı? milliyetçilikten rant yiyen vampirler iş yapabilir miydi? insanlar asıl dertlerinin peşine, yani mutluluktan yoksun, yoksul yaşamlarının sona erdirilmesi derdine düşse, bunlar olur muydu?
insan vatandan daha kutsaldır. eğer icat edilen tüm kavramlar, yapılan tüm şeyler insan mutluluğu için değilse ve hatta giderek insan mutluluğunu bozuyorsa ben o kavramlara kıçımla bakmaya hazırım. yılmaz odabaşı: "vatan eğer uğrunda ölen varsa utanmalıdır" diyor. evet ölenler varsa hepimiz utanmalıyız. bir gün herkesin (ama herkesin) "ben daha yüceyim, diğerlerini öldürmeliyim, diğerleri beni öldürmek istiyor" gibi dertlerden arınmış ve kurtulmuş olarak bir kiraz ağacı gölgesinde, sevgilisinin elinden tutarak birlikte gökyüzüne bakabilmesi dileğiyle.
edit: ortalama sozluk kullanıcısı'na edilen lafın burada belirtilenden değişik ama daha da güzel bir şey olduğu bilgisini (#3048523) verdiği için ayrıca teşekkürü borç bilirim.
