tipik bir kemalist, komünist ya da ateist yazar safsatası. insanın ramazan ayında oruç tutup senin gibi sefillerin durumunu anlaması lazım yoksa çok zor usta. fikir fakiri.
Ramazan orucuna her yıl onbir gün erken başlandığından Ramazan ayı yaklaşık 33 yılda sıra ile yılın bütün mevsimlerini dolaşmış ve oruç tutacağımız zamanlar da değişmiş olur. Bu durum, Müslümanın değişik mevsimlerde oruç tutmasını ve dolayısıyla her mevsimin zorluklarına kendini alıştırmasını ve yoksulların çeşitli mevsim şartlarında çektikleri sıkıntıları anlamasını sağlar.
Bilindiği gibi dünya üzerinde bölgeler arasında önemli farklar vardır. Meselâ; Kuzey yarım kürede kış iken güney yarım kürede yaz hüküm sürmektedir.Eğer oruç, güneş takvimine göre belirli bir mevsimde tutulsaydı, bazı bölgelerdeki Müslümanlar ömür boyu soğuk mevsimde oruç tutarken bazıları daima sıcak günlerde tutacak, aynı şekilde müslümanların bir kısmı daima uzun günlerde oruç tutarken, bir kısmı da kısa günlerde tutmuş olacaktı.Böylece bazı Müslümanlar orucu her zaman kolaylıkla tuttuğu halde bazıları da daima güçlük içinde tutmak zorunda kalacaktı.Orucun, yılın bütün mevsimlerini sıra ile dolaşan Ramazanda tutulması ile bu sakıncalar ortadan kalkmıştır. Resulullah (s.a.v) buyurmustur ki: Sicak günlerde oruç tutmak cihattir. Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. (Bakara Suresi 185)
Oruclu oldugu saatin buyuk bir kismini uyuyarak gecirecektir. Sonra da ben bu sicakta 30 gun oruc tuttum nagber? der, senin tuttugun oruc mu bre zindik?
LUtfen orucunu hakkiyla tutan alinmasin. Onlara laf etmeye hakkim yok zaten.
islam dinine inanıyordur ve dininin zorunluluğunu yerine getiriyordur. kimseyi ilgilendirmez kendi meselesidir, tıpkı müslüman olup oruç tutmayan insanın de kendi meselesi olması ve kimseyi ilgilendirmemesi gibi.
Allah'ın emrini yerine getirecek kuludur.
Dünyevi zevklerden uzak duracak, günün belirli zamanlarında yemeyecek, içmeyecektir. Böylece iradesine hakim olmayı öğrenecek nefsini köreltecektir. Ne mutludur ona. Ne mutludur bize. Ne mutludur müslüman kardeşlerime.
Sıcağı bahane eden garip insana bakmadan ibadetini yerine getirmeye çalışacak insandır. Tek düşündüren sağlık açısından vücudu 17 saat susuz bırakmanın zararı. onun dışında zaten niyet edilince açlık susuzluk akla pek gelmiyor. Tabii kişinin gününü hangi şartlarda geçirdiğine de bağlı, ki zorlayacak şartlarda olanlar yine ibadetin gereğini yapıyor.
sıcakta tutulur yemek ve su tecrübelerime göre sağlıklı isen sorun olmaz,ama günümüzde ağır olan stresli iş koşulları ve sömürülen çalışanın işi gerçekten zordur.
fazlalıkları atma yetisini kazanacak değil ancak o yolda bunu hissedecek olandır. herşey kafanın içinde epifiz denilen organın içinde saklı. görebilene ama!
oruç, emri yerine getirebilenlere sunulan ve ancak hakkıyla yerine getirenlere hakkıyla karşılığı verilen bir sunumdur. yoksa eşşeği de bağlasan aç kalabilir. ya düşünceler? ya niyetler?
yoksulun, aç olanın halini anlayacak olan insandır. çok zengin bile olsa iftar vaktine kadar tek lokma koyamayacaktır ağzına. e tabi, bu işlevini bilmeyene zor gelir orucu anlamak.
" kendileri pek tabi hiç aç kalmamıştır, üşümemiş, çalışmamış, babasının parasını yemiş kimselerdir bunlar, insanlar inandıkları sürece var olurlar, cehennem ateşinde yanmak yerine dünyada aç kalmayı, fakir olmayı, peygamber efendimizin ' oruç tutunuz, sıhhat bulunuz ' hadisinde müjdelediği için, sıcağın altında aç, susuz kalırlar, sizler o kör kalplerinizle bunları anlayamaz, idrak edemez, göremezsiniz, şüphesiz sizler için büyük bir azap vardır."
hz. ali radiyallu anh'ın bir sözü vardır, oldukça kıymetli bir sözdür bu:
''ben, soğuk gecelerde aldığım abdestin ve sıcak günlerde tuttuğum orucun tadına asla varamadım'' der, bu büyük zat.
bu ne demek? insan nefsini, müthiş bir cehd ile itaatkar ruha inkılap ettirmek demek. hayvanî şeylerden haz duyan nefsi emmareyi, uhrevî şeylerden lezzet alan bir ibadet erine dönüştürmek, işte bizim meseleler üstü meselemiz budur.
islam'ın gayesi de, insanın nefsini işte hz. ali'nin bahsettiği o mükemmel noktaya eriştirmektir. biz bunu başarmak için doğmuşuz, başaramayacak da olsak, elbette bu büyük insanların yanında sinek vızıltısı kadar bile olamasak da, bu yola baş koymak boynumuzun borcu; bununla mükellefiz.
ister garip deyin, ister mecnun. yunus emre de öyle demiyor muydu zaten:
Nice bu dert ile yanam
Ecel ere bir gün ölem
Meğer ki sinimde bulam
Şöyle garip bencileyin
