tüm içtenliği ve saflığıyla sevmeye çalışmış ancak bin türlü hayalkırıklıkları yaşamış birisinin diyebileceği sözlerdir. doğrudur da kısmen. çünkü onca yaşananlardan sonra o eski duyguları hissedemez insan. sever belki yine ama eskisi kadar saf, içten ve çok olmaz ne yazık ki. kader utansın.
öyle dertlenir öyle dertlenir ki bu sabiler, yandım bittim mahvoldum ne yapıcam ben şimdi diyerek o kadar olur.
sonrasında biraz durulur ortalık, kendi kendine bu saatten sonra aşık olamam ben amına koyim der.
yazık olm lan, çok üzücü.
bak gençliğim geldi aklıma.
durun bakalım, hayat her gün farklı bir sürprizle geliyor. telaşa mahal yok. rahatlayın amına koyayım.
aşk da olur, meşk de.
mesai bitmiş yarın sabah güneşin ilk ışıklarıyla tekrar aşık olucak insandır,üç beş çabulcu hatuna harcanmaz o aşk yanlarına kâr kalmaz,aşk yeniden doğan güneş gibi ışık saçtıkca canlanıçaktır etraftan aldığı güzel renklerle güzel kokularla tekrar başlayacaktır insan aşk nâraları atmaya..
çok yakınlarda, epeyce sunturlu bir aşk kazığı yemiş insandır. ağzına bir parmak bal çalıp, ondan sonra oracıkta öylece bırakılmıştır. al sen bununla idare et; benden buraya kadar az işim çıktı; ben kaçtım diyen birisinden gelmiştir bu kazık. kaçarken de beraber dinledikleri müzik cd sini düşürmüştür kazıkçı insan. (bkz: yeter ki onursuz olmasın aşk)
hıdır&bıdır: birde cd nin içinden böyle de bir şiir çıkmış;
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı;
belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
sebebi belki de Sabahattin Ali'nin değirmen isimli eserinde yazdığı gibidir;
"..
Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Peki, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?... Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?... Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır: kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun... Göğsünü yararak o eti oradan çıkarır ve sevgilinin önüne atarsan o zaman kalbini vermiş olursun...
.."
belki de hayatta sadece 1 defa aşık olup; ardından o'nu aramakla zaman geçirdiğimiz içindir. veyahut kaç yaşında olursak olalım henüz kimseye aşık olmadığımız için arkasına saklandığımız bir bahanedir.
Başkasını bilmem de o kişi ben olabilirim. Kimseye ısınamıyorum ısınsam bile yaptığı bi şey yüzünden anında soğuyorum bi şey daha var artık kimseye kendimi anlatmak bile gelmiyor içimden.