Dün akşam iş çıkışı kız arkadaşımla buluştum. Alışveriş yaptık, onu eve bırakıcam; Kartal’da oturuyor. Haftaya tatile çıkıcaz bu arada, onun planlarını yapalım diye çektim sahile arabayı arabada sohbet ediyoruz. Şerif Issı abimizin videosu geldi aklıma “siz susun, ben sorağyım” muhabbeti. Onu açtık izliyoruz, daha arabanın kontağını kapatalı 2-3 dk olmuş polisler geldi. Ben de camı indirdim, tip tip bakıyolar, bi problem mi var der gibi kafamı salladım. indiler arabadan, kimlikleri görebilir miyiz dediler; çıkardık verdik. Bu arada elimde telefon video izlemeye devam ediyorum; çünkü ortada bi’şey yok ve onlar da görevlerini yapmaya çalışıyolar kafasındayım. Biri bana “in aşşaa” diye sert bi davırla emir verince, “inerim de önce konuşmayı öğrenin” dedim. Kız arkadaşımı da indirdi, “çantanızı görebilir miyim” dedi. O an beynime kan sıçradı. Gbt’yi ve plakayı sorgulatırken; hayırdır bu üslubun kaynağı nedir diye sordum. “Biz devletin polisiyiz, geldik, siklemiyosun video izlemeye devam ediyosun” dedi. Ben de; yahu işten çıkmış, buraya gelene kadar 80’i geçmemiş, hiçbir sıkıntılı işlere bulaşmamış biri olarak içim rahat, halka açık bir park alanında oturuyorum, seni neden ciddiye alayım dedim? Sonra “sen hiç yurtdışına çıkmadın heralde orada polisler neler yapıyolar” diyerek saçmalamaya devam etti. Ben; yurtdışına çıktım da konu bu değil, sen kötüyü gösterip yaptığına ikna etmeye mi çalışıyosun dedim. Burada sorsan herkes masum, herkesin bi’ suçu yok dedi. Ben de; yahu bak, plakamda bi sıkıntı varsa anlarım, gbt’de bi sıkıntı çıkarsa anlarım. Hiçniri yok, sen neyin peşindesin onu anlamıyorum dedim. “Biz devletin polisiyiz, yanına gelmişiz, elindeki telefonu bırakman lazım” diyor hala. Sonra gbt’de ve plakada bi’şey çıkmadığı için döndüler arkalarını gittiler. Şimdi ben 27 yaşında, ne yaptığını bilen bir insan olarak yaptığım şeyin doğru olduğunu düşünyüyorum, sen bu ülkenin polisiysen ben de vatandaşıyım. Sen bu ülke için çalışıyorsan, ben de çalışıyorum hatta çok klişe olacak ama verdiğim vergilerden geçimini sağlıyorsun. Huzurumu kaçırmaya hakkın yok. Ayrıca bilenler bilir, bulunduğumuz lokasyonda sıra sıra fahişeler durur, torbacılar gezer; üst taraf Esentepe, gülsuyu gibi sıkıntılı semtlerdir. Sen en büyük sıkıntıları bırak, arabada oturan iki kişiye gel dayılık yap. Geçenlerde sabah 5.30’da işe giden komşumu çevirip, “hırsızlıktan mı geliyosun” diye tahrik etmiş. Detaylarına gerek yok, tartışma, bağırışma ve yok yere işe geç kalma. Daha önce 3 arkadaş parkta oturmuş sohbet ederken de burada oturmayın diye kaldırmışlardı bizi. Merak ediyorum abi, gerçekten merak ediyorum; bu ülkenin polislerinin çoğu neden böyle sığır? Hayır haklı olduklarında dayak yediklerini ve “gık” diyemediklerini de gördük. Susana mı ötüyo boruları? illa illegal bi tip mi çıkmalı karşılarına? Geçen sene yazın sokağımda kavga çıktı, 3-5 kişi tekme tokat birbirlerine girdiler, polisi aradım -45 dk- gelmediler. Bir komşumun dükkanının kapısını hırsız zorluyordu, kameradan görmüş gece (güvenliğin eşi doğum yapmış ondan gece izliyolarmış) atladık gittik , yolda polisi aradık adres söyledik. 15 dk’lık mesafede biz polislerden önce gittik, polisi bekledik. Gelir gelmez auuuu diye siren çaldı. Yahu abi napıyosun dedik. Adam seni duyduğu an topuk. Böyle mantık hatası yapılır mı amına koyim? Bu herifler nasıl bir eğitimden geçiyorlar, niye bu kadar sıkıntılı beyinleri polis yapıyorlar? Lan cidden çok önemli görev, ama görevi verdikleri tiplere bak… Bana mı denk geliyo diyorum ama yok abi etrafımda da çok hikaye var bu tarz… Umarım bu kafalar değişir, yordular artık…