türk dış politikası dersiniz varsa bu cümleyi dönem boyunca sorarsınız.
2 saat boyunca anlatır dersin hocası. not tutayım dersiniz ama zaten adamın arkasından atlı kovalıyor gibi konuştuğu için onu da yapamazsınız.
ne hikmet her ders süleyman demirel'in ''petrol vardı da biz mi içtik?'' cümlesi geçer.
ders biter senin kafa toptan çöker.
bir mülakatta başıma gelmiş vaka. efendim bölüm müdürü karşımıza geçmiş bölge sorumlusuyla bölge temsilcisinin görev tanımlarını anlatıyordu.Bende zaten sabahın köründe kalkmışım 4 saat yoldan sonra uyur uyanık mülakata girmişim.diyalog aynen şöyle gelişti.bölüm müdürü tanımları anlatır.
bölüm müdürü:bölge sorumlusu bla bla yapar oraya gider buraya gider. gece gündüz demez. bölge temsilcisi de bunu yapar. dağ demez bayır demez. gece demez gündüz demez.
bu sırada esens in aklından geçenler: "ulan bir bitmedi be. ne konuşurmuşsun be. şuraya başımı koysam."
bölüm müdürü: esens, hey esens ne dedim ben en son?
esens: "dağ demez tepe demez, gece demez gündüz demez" dediniz bla bla bey.
bölüm müdürü: peki bunlar kimin görev tanımındaymış esens
esens:bölge sorumlusunun görev tanımındaymış bla bla bey.
cevap:bölge temsilcisinin olacaktı bu arada
bölge müdürü çok sinirlenir.
sonuç mu ne oldu: işe alındım. ha alınmasaymışım daha hayırlıymış orası ayrı.
recep tayyip erdoğan'ın otobüs üzerinde elinde mikrofonuyla bir popstar havasında yaptığı konuşmalardır. dinlenir dinlenir dinlenir ''ne diyo lan bu'' derken içinden bir yandan da ''yine mi haklı lan''diye geçirirsin aklından.
genelde konferans dinlerken içinde bulunduğumuz anlardır. bi yerden sonra adam çocukken altına yaptığını anlatsa bile umursanmaz çünkü herkes ortamdan kopmuştur..
tüm talk-show programlarında sırf medyatik diye masa etrafında tünemiş, memeleri ve götleri açık sürekli gülüp duran, bir şeyler söyleyen tiplerin anlattıklarının bende oluşturdukları hal.