Yanaklarından sürgün gözyaşlarında
Mesafelere tomurcuklanmış
Varlığınla yokluğun arasına
Kurulmuş bir kentti
Engebeli yalnızlıkları vardı
iklimi aşktı
Umutları kurak
Vuslat düşmezdi bu coğrafyaya
Dört mevsim
Yapraklarını dökmezdi sensizliğim
Tabelası yoktu
Haritalarda yazmıyordu
Gittiğin an
Benliğimin altında kalmış
Kayıp bir kentti yalnızca
Düşe kalka çocukluğumu
Sende büyüten
Sensiz girilmiyordu bu kente
Dışına çıkma yasağı vardı hayalinin
Pazarlıklı bir tebessümle
Selamlardı bu kendi kirpiklerin
Yüksek binalarının tepesinden bakardım
Sınırlarının ötesine
Atmosfere bulanırdı adın
Gün sana doğardı
Asıl gidişindi günbatımlarım
Suçlayamazdım bu kenti yinede
Belki noksandın sabahları
Ama geceleri bitmezdin düşlerimde
Sandallarına biner yokluğuna açılırdım
Adımlarını arardım mavilerinde
Deniz fenerleri de aydınlatmaya çalışırdı
Bu kör karanlığı
Sensiz görmediğimi
Bilmeden