içimi kemiriyor, bir uyurken mutluyum.
Yalan da olsa, bir umut bırakmıştım
acil durumlar için minicik bir avuntu.
Belkide beni sevmişti gerçekten.
Hastir çekecek zaman değil.
En tutarlı olan ben olmalıyım.
Çünkü bütün suç sadece ve sadece benim.
Ne geçmiş ne gelecek,
şu an bile hiç yok gibi.
Bu kadar mı büyüksün ey aşk!
Gerçekten bu kadar mı güçlüsün!
Her şeyin üstünde,
her acının önüne geçecek kadar mı?
aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye mi sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. AŞK'ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.
aslında kadın çok sevmişti adamı, boyu uzun, gözleri simsiyahtı, uzun bir yoldan gelmesini beklemişti günlerce.. söz vermişti adam ona, o küçük ellerini bırakmayacaktı bir daha mutlu edecekti onu ömrünün sonuna kadar, ne olduysa adam geldiğinde oldu,
aynanın arkasında kalan gerçekler, bir bir ortaya çıktı, sevgi azaldı,saygıdan eser kalmadı, sonra adam, kadından vazgeçti, verilen söz yerlere düştü, kadın çok ağladı,
adamsa çekip gitti...
sonra yaz ayında bir sonbahar yaşandı, yüreklere paslı çivi gibi ayrılık saplandı,
unutmak için çabaladı kadın, ve unuttu, unutmak için başka kadınları buldu adam,
ve o da unuttu...
Aşk, çapından birşey kaybetmedi, o hala büyüktü. Ama aşkı sahiplenen kalpler, zamanla
daraldı büyük yerler açamadı yüreğinde aşk'a...
ve aşk küçük kalıplara girmeye çalışırken hep yarım kaldı. Bir ayağı hep dışardaydı.. Sizin yüreğiniz ne kadar büyük se aşk o kadardır.