bu gün 23 nisan neşe dolamıyor insan

entry3 galeri0
    3.
  1. 17 yaşındaki erdal eren'i, sırf asmak için yaşını büyüttüklerinde ben çocuktum. o zaman kenan evren deomkratik(!) hakkını kullanmıştı ve o neşe dolamamıştık 23 nisanda.
    bu ve buna benzer konularda da bu kadar duyarlı mı insanlar? kardeşimizdi neticede.
    0 ...
  2. 2.
  3. Bugün hangi çocuk neşe dolabiliyor ki? Hnagimiz okulların tatil olması dışında sevinç duyabildi? Zorla çıkılan gösteriler, sıcağın alnında bitmek bilmeyen törenler. Kızan, döven hocalar. Sahte mutluluğun öğretildiği çocuklar.

    En önemlisi çocuk olamayan çocuklar tabiki. Kürt çocukları özellikle. Hapishanede olan çocuklar, tecavüze uğrayan çocuklar. Devletin yetiştirdiği tüketiciler, askerler. Bir asker ne kadar mutlu olabilir ki? Mutlu ol diye emir verildiğinde gelen sahte gülümsemeyle mi? Dünya yı paylaşabildiği eşit özgür bir ortamda mı?

    Neşe dolamıyor insan çünkü tüm olan bitenlerden haberdarken iki tane züppe adamın züppe çocukları dışında eğlenen yok. Çocukların hapishanede olduğu, çocuklara emanet yeşilin katledildiği bir ülkede sevinç dolamıyor insan! Günlük tüketimle mutlu olmayı öğrenerek yetişen çocuklar, yazık!
    1 ...
  4. 1.
  5. bir çok nedeni olan durumdur bu. yalnızca kürt olmak değil; ermeni olmak da bir neşe dolamama sebebidir çoğu zaman. küçücük binaların bodrum katlarında saklanarak, tek odada üç-beş sınıf* birden eğitim almak zorunda kalmak, vatandaşı olunulan ülkenin başbakanı tarafından sınır dışı edilmekle tehdit edilmek neşe dolamamaya en mantıklı açıklamadır sanırım. kürt çocuklar için durum daha başkadır; onların yargılanma sürecinden önce, ellerine o taşları kimlerin verdiği düşünülmelidir. bir çocuğu terör suçunda yargılamak ve sonucunda da onlarca yıl ceza vermek ne kadar abesse, ellerine taşlar tutuşturup coplu, zırhlı polisin önüne göndermek de o kadar abestir. yani mesele; çocuğun o eylemi gerçekleştirirken, olayın ne kadar bilicinde olduğudur. mesela hakkari'de bir dönem yoğunlaşarak baş gösteren olaylar çocuklara öyle garip örnek teşkil etmiştir ki; okul sonrası oyunları olmuştur birbirlerini taşlamak. mavi önlüklü çocuklardan bir grup; ellerinde kartondan gardları, diğer grupsa ellerinde taşları; savaşçılık oynar hale gelmişti, hatırlarsınız belki.
    bu durumun asıl nedeni, bir grup insanı sırf etnik kökeni yüzünden dışlamak, başkalaştırmaktır. yani kendilerini göstermek için bırakılan tek yol "hırçınlaşmak" onlar için. ailesinin dikkatini çekmek için, okulda arkadaşlarını döven çocuklar gibi mesela.
    çocuklara gelince; şu an içinde bulundukları durumu sorgulayamıyorlar belki, son derece eminler yaptıklarının doğru olduğundan. bu eminlikle ve bu ortamda büyüyecekleri için de hep aynı olacak görüşleri. dönüp de arkalarına baktıklarında, objektif olarak düşünme şansları olsa o andaki tepkileri büyük ihtimalle daha farklı olacaktır. anlaşmak, birlik olmak onların da isteğidir hem de herkesinkinden çok, neticede yurdu olan memlekette kendine yer bulamamış insanlardan bahsediyoruz. kendi evinde yabancı olan, istenmeyen, dışlananlardan. ancak, var mı ki böyle bir ihtimal? geri dönüp baktığında o çocuk, görmeyecektir bile bu olasılıkları çünkü hiç olmamıştır ki! ne yapsın şimdi, kimi suçlasın, yazık değil mi ona da? baba dağa gönderir, devlet "cehennemin dibine git" der, arafta kalır çocuk. siz olsaydınız ne yapardınız? çıldırmamak elde mi? kürtse kürt arkadaşım, kızları için ölüp bittiğiniz alman kadar normal bu da. ermeni ise ermeni işte, paris'ine eyfel'ine gitmeyi statü farkı yaratan durumlar olarak gördüğünüz fransız kadar normal, hem de daha normal. alevi ise alevi, müze diye gezdiğiniz kiliselerdeki hıristiyanlar neyse onlar da o. ne görüyorsunuz bu insanlara bakarken anlamıyorum ki? 5 kol 70 göz filan mı? ne denir ki böyle bir durumda, hangi söz açıklar durumu?

    neyse ya neyse, en iyisi siz, kardeş kardeş oynayın he mi oğlum?
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük