Ya da yeryüzünde
tek gerçek değerin kendisine verilmiş bu
olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye
karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu
anladı giderayak demiş yusuf atılgan.
bi bunu düşün.
edit: habire yapıyormuş bu yazar arkadaş bunu.
ben bi de inandım.
yılın salağı ödülünü kendime veriyorum.
yalnız kaliteli troll. 10/8
bugün sinemaya girmek üzereyken popcorn makinasına atılan mısırların patlamasını izlemek için filme 8 dakika geç girdim.
niye?
çünkü seviyorum onları patlarken izlemeyi.
sinema ara verdiğinde de önümde oturan dekolteli kıza bakan gençleri izledim.
niye?
çünkü dekolteliyi değil onu izleyenlerin halini izlemek daha keyifli geliyor bana.
sinemadan sonra terasa sigara içmeye çıktım. sigara içerken çıkan duman şekillerine anlamlar yükledim. gördüklerimin bir kısmını da leman dergisinin üzerine çizdim.
niye?
bulutlardan ve sigara dumanından çıkan şekillere anlam yüklemeyi ve onları çizmeyi seviyorum.
çok basit şeyler değil mi senin hissettiklerinin yanında?
öyle. basitler.
çünkü hayatın kendisi basit değil mi?
fazla anlam yükleyip abartılı beklentiler içinde olacağın bir zaman dilimi değil ki bu.
akışına bırak.
son yazını buraya yazmış olmanın amacı birilerine kendini anlatma ihtiyacı hissettiğin için belki. bilemiyorum.
ama ben de bu aralar yalnızım senin gibi ve hiç düşünmedim intihar etmeyi.
sebepleri de oldukça basit:
1. buraya beni gönderenin bir bildiği şüphesiz ki var. ve bu hayat o'na ait.
evet inançlı biriyim. zararını görmedim hiç. tavsiye ederim.
2. hayatı yaşıyor olmaktan, nefes almaktan, diş ağrısı, baş ağrısı çekmekten filan hoşlanıyorum.
yooo yanlış anlama, acılar geçip iyileşme süreci başlayınca başlıyor benim sevincim.
3. insanlarla iletişim kurmak zorluyorsa ve ille de bir aşk istiyorsan okumayı tavsiye edebilirim.
her şeyi ama. en saçma konular da dahil buna.
4. bundan sonra ne olacağını bilmemek meraklandırıyor beni. güzel ya da kötü beklemek istiyorum.
5. ölümün ne getireceğini biliyor musun ki ölümü bu kadar istiyorsun? ben bilmiyorum ve zamanını bekliyorum.
ölümü yaratanın elbet bir bildiği var.
6. acı çekmenin, yalnız kalmanın ya da hiçbir şey hissetmemenin nesi kötü?
dayanma gücünü ve kapasiteni ölçersin işte fena mı?
son olarak;
hayat her haliyle bizim için ve çok güzel.
biz nankörlük ediyoruz sadece.
Depresip bir ruh hali. Tavsiyem sakin kimsenin olmadığı saatlerde bol dalgalı bir deniz kıyısı yada dağ başında sık ağaçlık bir koru veya bir meyve bahçesine gitsin. Toprak üstünde yalınayak yürüsün. Otursun seyretsin etrafı öylece. Takılsın 2-3 saat. Yalınayak yürüyüş yapsın. inan feraklayacak, açılacak ve rahatlayacaktır. Mutlaka faydası olur. Şehirden uzaklaşmak lazım. Bazen biz de boğuluyoruz. En azından sağlıklı düşünmeye başlarsın. Malum oksijen çok önemli. Faydası olur denemek lazım.
Cehennemi görmeden girmeyi göze almak bilmem ne kadar doğru. Kokusuyla kundak da ki bebeklerin saçları ağaracağı o günün dehşetini görünce bunalımda ki hayatın cennet olduğunu anlar insan ama konuşmak kolay gelir. Keşke denir ama geri dönülmez işte.
Üzücü bir ifade olsada, kendi tercihi saygı duymak lazım. Tüm yollar denendikten sonra olmadığını görüyorsan, ısrardan vaz geçip, ben oynamıyorum diyerek ceketini alıp gitmekte onurlu bir seçenek. Bize bölüşmeyi, dayanışmayı unutturan, gözümüzü daha çok şeye sahip olmalıyım hırsına bürüten düzene lanet olsun.