ben tam alışamadım. bir kaç defa sordum ama yine anlamadım. şimdi ben mi trol oluyorum yoksa bu başlığı açan mı?
neyse...
internet bir iletişim sistemi. güvenilir bilgi kaynağı değil. hiç bir zamanda olmayacak.
gerçekten bilgi lazım olduğunda insanoğlunun üç kaynağı vardır.
1. alimler/ustalar/öğretmenler. yani ihtisas sahipleri
2. kitaplar
3. deneyler
kızım internetten ödev yapanlardandı.
uyardım. ısrar etmedim. öğretmeni onu bir güzel haşladı. çünkü internetten indirip özene bezene renkli çıkış aldığı periyodik cetvel yanlıştı.
sıradan bir periyodik cetvelin bile yüzlerce türü var internet ortamında ve sadece bir tanesi doğru.
kafası karışık ota boka karışan milyarlarca insan bir şeyler yazıp duruyor.
bilgi kirliliğinin bile ötesinde büyük bir kaos var.
interneti kitapla kıyaslamak yersiz olur. internet kendi yerini buluyor zamanla. bu çağın insanı doğum sancısına denk geldi nereye koyacağını bilemedi.
kıyametin internet üzerinden başlayacağına inanlar bile var. darbe mi, danbe mi neydi bir korku filmi yaptı gençten bir adam.
yuuuh.
patladı elimizde tabi.
yakalım bütün kitapları. bu çağda sinemaya mı gidilir? bütün telefon hatları iptal olsun. eve tv alacağıma bilgisayar alırım. müzik albümlerine gerek yok artık play listler var. bu devirde hala doktora giden insana kadar varır bunun sonu.
hem google wave varken ne gerek var evden çıkmaya dimi?
kütüphanelerin; akademik ve ansiklopedik bilgi bakımından internete koyduğunu farkında olan insandır. ha bi de nadir eserler fln var da ona hiç girmeyim. ayrıca 7/24 keşmekeş yaşamaktan bıkmış az da olsa kafa dinleyip dersini çalışacak yada kitabını dergisini okuyacak insandır. ha bi de çok lazım olursa kütüphanedeki bilgisayarlardan yine internete takılabilecek insandır.
zaten başka çaresi olmadığı gibi, doğrusunu yapan insandır. eskiden ekonomi bu kadar rezil değildi ki hacım, birini kütüphaneden okursak üçünü beşini evimize alıyorduk. şimdi aç karnımızı mı doyurabiliyoruz ki kitap alabilelim. mecburen her işimizi kütüphaneden görüyoruz. he. aynen öyle.
muhtemelen laptop u vardır. okul kütüphanelerinde artık wireliess var malum. bilgi araştırmak, ders çalışmak dışında şimdilerde okula yanında laptop götürüp cafelerde onca gürültü içinde nette takılmak istemiyorsa, kütüphaneye gidip orda nete giriyordur. en azından ege üniversitesi merkez kütüphanesi içinde bunu yapan bir sürü kişi olduğunu söyleyebilirim.
o kokuyu solumayan insana nazaran, çok daha istekli, arzulu, sessizliği seven, anlık hayattan kopuşlara bayılan insandır. ayrıca artık kütüphanelerde de internet var. oradan, özel üyeliklerle belirli veri bankalarına, e- kütüphanelere ulaşılabiliyor.
kitap kokusuna aşık olan insandır. o kitabın ve o kitaba her dokunan elin bir hikayesi olduğunun ve o hikayenin o anda ellerinde olduğunun farkındadır. kendisi gibi kitaplara aşık insanlarla bir arada olmaktan haz duymaktadır. daha onlarca sebebi vardır ama saymaya değmez çünkü sen bunu sorgulayan insan, sen bunu anlayamazsın.
kütüphanede laptop kullanarak wireless'la internete bağlanan hem teknolojiyi hemde kütüphanenin sessizliğini bir araya getirerek müthiş bir birleşmeyi etkin bir biçimde gerçekleştirmiş öğrenci çeşididir. öyle ki verimli de çalışır bu öğrenci. **
densizdir densiz.
sen sözlüğe girip abidik gubidik başlıklar açarak saçmalayacağına, yok x i y yapan z nin maceraları, yok bu devirde hala k * yapan insan diye, kalk kütüphaneye git.
iş mi bu yaptığın.
oysa saçmalamak, bilmediğini cümle aleme göstermek ne güzeldir. eğlendirdiğini sanmak, popüler olmak için ota püsüre başlık açmak dururken ne işin var tozlu rafların arasında.
bulun da bir tane, topluca dövelim.
çok yönlü sanal dünya insanları kütüphanelerden uzaklaştırdı, ne yazık ki kitaplar tozlu raflara mahkum edildi. internetin hayatımızı kolaylaştırdığı ve faydaları olduğu gerçeğini inkar edemeyiz; dünyanın tüm kütüphaneleri elimizin altında ve bilgiler emrimize amade bu doğru...
fakat kitaplara dokunurken, sayfaları arasında gezinirken bambaşka bir dünyada hisseder insan kendini, kahramanlarla yer değiştirip hayal eder; kahramanların yerine koyarız kendimizi; konunun geçtiği ortamlara gider hayal ederiz hatta yaşarız oralarda... ne var ki sanal ortamlar öyle değil; çünkü internette bir çok şeyi görme imkanımız olduğundan hayal kurma fırsatı vermez... insan iç dünyasıyla başbaşa kalamaz raflardaki kitaplar gibi...
Kitap yalnızlığı paylaşır, oysa internet yalnızlaştırır...
pisliğin tekidir. devir kütüphaneye gitme devri midir sanki. yazıklar olsun denir bunlara halk arasında.
çok kötü gaza geldim. bu devirde kütüphaneye giden birini bulmaya gidiyorum. yüzüne tükürmek için. ** büyük ironi yaptım.