- bu da mı gol değil hakim bey?
+ hakem diyecektin herhalde..
- hocam sorma ya, bu hafta karıyı boşadım. hala etkisindeyim, mahkemeler felam. onu boşverde ofsayt yoktu be hoca
+ kurtulmuşsun ondan iyi olmuş, bende boşamayı düşünüyorum
- neyse hocam geçelim pozisyona, maça devam hadi
+ yaa hangi avukata gittin sen?
- hocam sardın haaa, maçtan sonra konuşalım
+ nasıl çok para koparabildi mi?
- hoca bırak beni gideyim
+ al ulan kırmızı kart
- oh bee..
- bu da mı gol değil hakim bey ?
+ hiç kıvırma oğlum, beş kişiyi kestin idamla yargılanıyorsun her celsede konuyu değiştirmeye çalışma, anlat artık!!
- o değil de hakim bey bir ilhan mansız vardı ne oldu ona ?
şakayla karışık filminde sadri alışık'ın mükemmel oyunuyla simgeleşen cümledir. boğazınıza bir yumruk düğümlenir bu sahneyi izlerken. bu sahneyi bu kadar etkili yapan tek şey sadri alışık'ın doğallığı ve inandırıcılığıdır. büyük bir oyunculuk dersi gibidir bu sahne. o kadar bizdendir ki üstat, isyanı o kadar güzel dökülür ki dudaklarından duygulanmamak elde değildir.
"yani herşey iyi güzelde ben mi gel dedim sana? sen geldin ben sadece karşıladım, sonra birden gidince gideceğini bile açıkça söyleyemeden, sen öyle çıkıp gidince." hayata karşı haykırış olarak söylenebilecek sözdür.
sadri alışık'ın, en baba sinema akademilerinin bile dikkatini çekmesini gerektiren ustalıkta oynadığı, hissederek izleyenin gözlerini çeşmeye çevirebilecek kadar mükemmel rol yeteneğini gözler önüne seren ofsayt osman tiplemesi ile, tiplemenin olduğu filmin sonundaki mahkeme kısmında hakime; "bu da mı ofsayt hakimim, söyle bana, bu da mı gol değil?" diye, kelimeler kifayetsizdir o an. akabinde ve detayında hakim "gol!" der, o anda izleyicinin içinden bir şeyler kopuverir.