bu başlık okuyana zarar veriyor

entry6 galeri0
    6.
  1. okudum anlamadım zarar görmek için kaç kere okuyorum. ha kral çıplak yani seni seni . (bkz: okuyun la korkmayın)
    0 ...
  2. 5.
  3. burası neresi, ben kimim ya da geldik mi? inmiyormuyuz? gibi cevap verilebilecek başlık.

    (bkz: okumadım)
    0 ...
  4. 4.
  5. eğer yazar kendi yazmışsa 'ambalajı' olmadığı için pekte önemli olmayacak.okudum mu? evet. hayatım değişti mi? hayır. okusanız mı? nereden bileyim amk.
    1 ...
  6. 3.
  7. devrin imaj devri olduğunu özden ziyade kabuğun para ettiğini vurgulayan zarar vermeyen başlık.
    2 ...
  8. 2.
  9. bu başlık kendini 1 dakika içinde imha edecek. bir yazar hezeyanı.
    3 ...
  10. 1.
  11. öncelikle şunu söylemek isterim ki, eğer bu başlığa girdiyseniz, zarar görmeyi göze almışsınız demektir. ancak içinizde alevlenen merak duygusu size bu "zararı" önemsizleştirdi. nihayetinde işte bu başlığa girdiniz ve muhtemelen bu entryi de okuyorsunuz.yani sizi kandırmak bu kadar kolay.

    aslında ifade etmek istediğim şey şudur ki, insanlar belki bu içlerindeki merak duygusu sebebiyle, belki de başka bir nedenle etikete bakar haldeler. yani bir ambalaj çağında yaşıyoruz. eğer siz bir ürünü, malı, düşünceyi vs güzel ve çekici bir ambalaja koyarsanız, insanlar ona çok kolay meylediyor. süslü püslü ambalajları gören insanlar ambalajın içindekini değerlendirme çabasına dahi girmiyorlar. ambalajın çekiciliği içindekini değerli kılıyor.

    işte bu anlayışın hakim olduğu toplumlarda, başta içinde bulunduğumuz toplum olmak üzere, insanları kandırmak, yönlendirmek de çok kolay bir hale geliyor. mesela, insanlar, isimlerinin başında "prof, dr, yazar, gazeteci" gibi etiketlere sahip olmayanların sözlerine itibar etmiyor. bu tür etiketten yoksun olanlar, nitelikli olmalarına rağmen asla vitrinlere konmazlar, ki zaten onların böyle bir derdi de yoktur. aslında yapılan şey şu: insanlar söze değil; söyleyene, söyleyenin etiketine bakıyor. bunun içindir ki, başta mevcut statüko ve bu statükoyla aynı köke uzanan bir takım mihraklar olmak üzere, bazıları bu ambalaj gücünü kullanarak insanları çok rahat kullanabiliyorlar. zaten mevcut statüko yıllardır bu şekilde kendine taraftar bulabilmiştir.

    çağdaşlık, uygarlık, medeniyet, özgürlük, eşitlik, adalet, barış gibi binlerce örneği bulunan kavramlar üzerinden bazıları kirli emellerini gerçekleştirebiliyor. solcusu da eşitlik, özgürlük diyor, sağcısı da islamcısı da. yani etiket/ambalaj sağlam olunca içindekinin pek de bir önemi yok. örneğin, abd dahi bugün özgürlük, demokrasi söylemlerinde bulunabiliyor. düşünebiliyor musunuz? zalimliği tescillenmiş abd, iran'ın nükleer gelişmelerinden dolayı tehlikeli olduğunu söylüyor. dünyada atom bombası hususunda tek sabıkalı olan abd, şimdi bütün dünyanın güvenliğini düşünüyor, vay anasını.

    mesela aynı şey kadın meselesinde de geçerli. geçmişte kadına köle/hayvan muamelesi yapanlar, şimdi kadını meta haline getirdiler. ama bunu bu sarih ifadelerle yapmıyorlar tabi, geçmişte olduğu gibi. diyorlar ki, kadın kendini erkeğe ezdirmemeli, kendi parasını kazanabilmeli, kendi ayakları üstünde durabilmeli, özgür olmalı vs. siz de biliyorsunuz bunları zaten. ifadelerin süsüne baktığımızda hakikaten insanın kadın hakkında bu şekilde düşünmesi doğal gibi gözüküyor. ki ben bunu bir erkek olarak söylüyorum, bir de kadının gözünden bakın. zira kadın bu süslü ifadeleri görünce aç kedi gibi atlıyor bu ifadelerin üzerine. halbuki, bu ifadeleri empoze etmeye çalışanlar, geçmişte kadını köle olarak gören ve kullanan kesimdir. şimdi ise aynı şeyi farklı bir yoldan yapıyorlar. bunların sayesinde kadın özgürce(!) iş hayatına atılabiliyor artık. bir erkek gibi, sabahtan akşama kadar çalışıyor. medyada sürekli vitrini süslüyor. üstelik fikirleriyle, düşünceleriyle, inançlarıyla değil; vücutlarıyla, ahlaksızlıklarıyla, namussuzluklarıyla süslüyorlar. tabiatı gereği bir çekiciliğe sahip oluşu sebebiyle bir meta olarak kullanıldığının farkında dahi değil. kapitalizmin sömürge çarkına hizmet etmeleri bir yana, erkeklerin cinsel arzularına cevap veren bir obje olduklarından dahi haberleri yok. bugün abd'de çalışan kadınların %70'i işlerini bırakıp ailelerine yöneliyorlar. çünkü mevcut hallerinin tecrübesi, onları, yanlış yolda olduklarının farkındalığına itiyor. kadın özgürce(!) iş hayatında kaldıktan sonra, farkına varıyor; fakat iş işten geçmiş oluyor. çünkü bu farkındalık baş gösterince, kadın artık yıpranmış bir duruma geldiği için bir dönüş için çok geç kalmış oluyor.

    bunun örnekleri çok da asıl anlatmak istediğim, ambalajlara pek takılmamak gerektiği. fuzuli'nin de dediği gibi "sussam gönlüm razı değil, konuşsam tesiri yok" minvalinde bir durum aslında. yani bunları anlatan çok da, itibar eden yok. belki de iyi bir ambalaja sahip olmadığımız içindir. zira bunları sıradan bir başlık altında ifade etseydim, bir çoğunuz bakmayacaktı bile. bir de muhattablar kendini 'yeterli' gören cinsten olduğundan meseleyi anlatmak bir hayli zor. mahkum olduğunu düşünen bir insana özgürlüğü anlatabilirsiniz, ama özgür olduğunu düşünen bir mahkuma özgürlüğü anlatamazsınız. bu insanlar özgür, çağdaş, modern vs olduğunu sanıyor. kafalarında yerleşmiş 'olumlu' bir tablo var. ancak iç dünyalarında birçoğunda mutsuzluk hakim. zaten insanı hayvandan ayıran temel özelliklerinden biri bu: kendini kandırması.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük