sevgiliye hakaret etmek ister bazen ama sözler boğazında tıkanır bunun akabinde, bu aşk fazla sana der ve bununla beraber içinde birazcık sevgi bulunan kişinin yüreği acır. **
aşk öyle birşey ki, herkese yakışmayan herkese oturmayan, herkesin taşıyamacağı belki de hiç tadamayacağı birşey. işte bu yüzden bazılarımız bazılarımıza bunu söyler... ama bazılarımız bazılarına bu söze aşka layık olmadıkları kadar layıkken söyleyemez. içinden bile kuramaz bu cümleyi. dilimin ucunda kelimeler. söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil...
çocukluğumun şarkısıdır.hatta çocukluğumdur.1996 yazında ankara'ya göre deli gibi sayılabilecek bir yaz yağmuru eşliğinde düşler sokağı adlı parçayla birlikte 10 yaşımın tasvirini yapmıştır.
her dinleyişimde bana o günleri , ilk aşkımı tekrar yaşatan parçadır. her ne kadar ilerleyen yıllarda kalitesini azaltsa da şeboya hala saygı duymamı sağlamıştır.
sen aşktan ne anlarsın?
kapılarını kapatıp dört duvar arasında kalmaya benzemez aşk, pencerelerini hep açık tutacaksın.
yağmurda şemsiyeyle gezilmez aşıksan, karnını yağmurla doyuracaksın.
aşk sabah güneşi vurduğunda perdeyi çektirmez, sonuna kadar açtırır.
nefes alırken karbondioksit bırakmazsınız aşıksanız, aşk nefessiz kalmaktır.
sadece bakmak değil aşk, o yokken onunla olmaktır.
eğer aşıksan kafanı dik tutacaksın, aşk eğiklik kabul etmez, doğrusaldır.
aşıksan eğer, portakal yiyeceksin mesela, meyveyi sever...
çilek kokacaksın onun için, siyahtan vazgeçeceksin.
renklerin bile o olacak, gökkuşağın olacak senin.
ve eğer yapamıyorsan bunları, bunun gibi şeyleri,
kusura bakma dostum çekip gideceksin...
alınma ama,
bu aşk fazla sana...
kime fazla değilki aşk? aşk işte, adı üstünde; acı. ne yaşarsan yaşa, ne kadar sevilirsen sevil, aşk daha fazla sevgiyi ve daha fazla acıyı barındırır. o çok farklı ve büyüktür, zordur. ve fazladır herkese... çünkü her zaman aşık olan tek, acıya mahkum...
ölçüyle verebildiğimiz birşey değildir aşk.bazen sevilmesi gerekenden çok sever, verilmesi gerekenden çok verici olur, hesapsızca aşık oluruz. sonra birgün gelir ki onun sizi sevmediğini farkedersiniz. canınız yanar, artık verecek birşeyiniz kalmamışcasına içiniz tükenmiştir ve işte o zaman oturup bu şarkıyı dinlersiniz.
keyfim gayet yerindeydi, iyiydim yani. güle oynaya radyomu dinliyordum. ne gerek vardı bu şarkıyı çalmaya. bu şarkının etkisi, acısı seyrelmiyor arkadaş! neyse bozmuyoruz, dinleyip arkada bırakıyoruz geride kalanları.
nasıl inanırım sana
bu yürek ağır bana
sevgin öyle uzaklarda
nefes alsan da yanımda
bu aşk fazla sana...
artık inanmanın bile imkansız hale geldiği bir ilişkiyi anlatır. yanınızda olsa bile sevgisi sizin değildir, belki de hiç sizin olmamıştır.