elektronik mühendisliğinde okuyup bölüm hocalarından birinin çalışmalarını yürüttüğü laboratuvara gelen bir kız, hoca olmadığından boş vaktini labdaki stajer öğrencileri meşgul ederek geçirmeyi tercih eder. staj yapa farklı bölümlerden öğrenciler vardır. tek tek epsine gider, işlerine burnunu sokar.
birkaç öğrenci elektronik devre ve lehimle uğraşmaktadır. yanlarına gider; bu ne? şu ne? aa bu o işe mi yarıyor? vayy siz bunları mı yapıyorsunuz? nasıl yapılıyor? deneyebilir miyim? sorularına mağruz bırakır. ordaki soruları azalmaya başlayınca bilgisayar başında labın tanıtım projesini kurgulayan diğer öğrencilerin yanına gider; bu programla mı yapıyorsunuz projeleri? aa çok ilginç böyle özellikleri mi varmış? fotoğrafları arka arkaya koyup hepsini gösteriyor musunuz..
derken bilgisayarların üst tarafındaki printerlar gözüne takılır. aaa bu printerları da kullanıyor musunuz? siz şimdi bunları kullanmayı biliyor musunuz? vayy be *.. gözler büyür küçülür. her şeye anne bu ne modunda sorular gelir, herşey büyük bir heyecanla incelenir. ama gördüğü klasik bilgisayar ve parçalarından başka bir şey değildir.. büyüttüğüne değen hiçbir şey yoktur.
çıldıran öğrenciler ondan daha beter bir şokla kaçış ararlar. kız, bsg dedirtcek düzeye getirir ama sabır çekilir, susulur. hoca geldiğinde de yine o garip, zekasından şüphe ettiren konuşmasına devam eder. bsg diyemeyen stajer öğrenciler kaçışı * olup gitmekte bulurlar ve labdan uzaklaşırlar.. **
ağzındaki sakızı çiğnerken acaba daha fazla ne tür ilginçlikler yapabilirim düşüncesi ile benim kulaklarımdan duman çıkartmayı kendine görev bilen, bunları yaparken de sürekli aptalca sorular soran (ki malum sakızın yarısı dışardayken konuşmak bir hayli zor olur) şu an karşımda oturan hem meslektaşım hem de ev arkadaşım olan kişisi.
ben bu bsg eylemini bizzat hayata geçiricem dur sen.