masal gibi bir şehirdir, sanki bu dünya üzerinde degilmiş gibidir eyvallah. ama kasvetli be kardeşim. saat altıdan sonra sokakta insan yok, haziran sonunda bile hava buz gibi ve rüzgarlı zaten. in brugge'da colin farrel'in ne anlatmaya çalıştıgını anladım. çok net.
dünyanın en güzel şehirlerinden biri derseniz biraz abartı olabilir. Avrupa da hepsi birbirinin aynı olan old town ları çokça gördü iseniz sıkıcı bile gelebilir. Belçika'ya gidiyorsanız mutlaka görün ama sırf burayı görmek için Belçikaya gidilmez bence.
Belçikanın flaman bölgesinde kalan şirin bir şehirdir. Gent,liege,bürüksele göre daha çok alışveriş meraklılarını ilgisini çekebilir. Sıra sıra çikolatıcılardan mutlaka bir kaç parça çikolata alınmalıdır. Tam şehir merkezindeki yüzüklerin efendisindeki kuleyi andıran orta çağdan kalma kilise ziyaret edilmelidir. Bu kilisenin yanında bir sanat müzeside bulunmaktadır. Ayrıca şehirin meydanında yemek yemek veya kahve içmek için birçok ufak restorant vardır.
fotojenik bir şehir. brüksel'den 1 saatlik tren yolculuğuyla ulaşılabilir. güzel, peri masalları falan işte... klasik şeylerden bahsetmek yerine otel ararkan yaşadığım bir şeyi anlatayım.
bu in bruges'un çekildiği otele benzer, kanal manzaralı lüks bir otele, sırf fiyatını merak ettiğimden girdim. gecelik fiyatını sordum. genç kız sadece kral dairelerinin boş olduğunu söyledi. daire dubleks. otel odasını geçtim, normal daireden de büyük boyutlardaymış. geceliği 550 euro. kaç gece kalacağımı sordu. 2 gece dedim. saat 22.30 civarlarındaydı ve muhtemelen o odaya müşteri bulamayacağı korkusundan olsa gerek, iki gece için bana 450 euro teklif etti. pazarlığa girişmeden devasa bir indirime maruz kaldım da kalamadım tabii.
genç kız çok çabuk ve tehlikeli bir inisiyatif aldı, ertesi gün müdür kovar mıydı bilemem ama herhalde periliydi o daire. peri masalları falan işte...
brugge tam olarak böyle bir yerdir, sözcükler anlamsız; http://www.virtualbruges.be/
20 ocak için geçen hafta biletimi aldım, döndükten sonra yazılı-görsel gerekli bilgilendirmeleri yapacağım.
orta çağda fransız kraliçesinin sokaklarında yürürken kendini köylü gibi hissettiği mekan. flaman şehridir volonlardan nefret ederler. iyi de yaparlar (bkz: domuz fransızlar)
kanal gezisi yapılırsa dünyanın en fotojenik köpeği olan fidel'i görmek mümkün; bütün gün pencerenin pervazına yaslanıp dışarı bakıyor, sanırım golden retriever.
Belçika'nın belkide en tarihi en güzel şehirlerinden birisidir. Flaman ağırlıkta olan bir şehirdir. Ufak olması münasebetiyle yaya olarak ve kanallarla dolu olması nedeniylede sandal keyfi ile dolaşılması zevk veren şehri. Şehrin her noktası tarihi olduğu için özel bir nokta ve gezilecek yere ihtiyaç duyulmaz. Belçika'nın dünyaca ünlü çikolatalarınında bir kısmının üretildiği yerdir. Ayrıca yüzlerce çeşit tatta üretilen küçük çaptaki tarihi bira fabrikalarıda şehrin ilgi çeken mekanlarının arasındadır. Özellikle ülkemizde en fazla bilinen yönü ise futbol takımı olan Club Brugge. Briksel'e tren mesafesiyle yaklaşık olarak 1 saattir. Kendisine en yakın diğer şehir ise Belçika'nın en batısı ve deniz şehri olan Oostende'dir. Flamanlar brügh valonlar ise brüj olarak teleffuz ederler.
peri masali havasina sahip $ehir. yani boyle bi hava estiriyor mevcut binalar. hatta yeni yapilar bile eskisini aratmayacak guzellikte in$a ediliyor. meydaninda faytonlar, masal gibi yerler, kugular, cikolata. herhalde tek falsosu havasidir, temmuz ortasinda saatlerce suren yagmura hazirlikli olmak gerekiyor.
interrailcilerin de planlarina dahil etmesi gerekir, hosteller ucuz ve guzeldir. ozellikle "bauhaus international youth hostel" tavsiye edilir. ucuz, guzel, temiz ve guvenlidir. bira tester ve indirim kuponlarindan da faydalanabilirsiniz.
'kuzeyin venedigi' olarak adlandırılan şirin mi şirin belçika şehri. belcikanın kuzeybatı tarafında yer almaktadır. sehirde 2 kilise kulesi ve stadyum direkleri! dısında yuksek yapı yoktur. 2-3 katlı tipik flaman evleri ile donanmıstır, sehrin dıs kesimlerinde nispeten daha modern yapılar gorulebilir. ayrıca sehrin ortasında dikilmiş cirkin kırmızı bir bina var sanırım kultur merkezi olarak kullanılmakta ama bruj'e yakısmıyor kendileri. neyse. bruj hakikaten buyuleyici, ruya gibi bir sehir. ortalıkta dolanan cekik gozlu turistler olmasa orta caga dustum diyebilirsiniz. sessiz, sakin, rahat ve huzur dolu bir sehir. dar yollar, kopruler ve eski (veya eski gorunumlu) evler muhtesem bir butunluk içinde. venedik denince aklınıza gelen kanallar ve bunların nerdeyse içinden yukselen evler burada da yogunlukla bulunmakta. gondol yok ama sehirde fayton turları yaptırılıyor, ilgi cekici olabilir. sehri bisikletle dolasmak mantıklı ve zevkli bir iş olacaktır. uygun fiyata bisiklet kiralayabilirsiniz, yarım gun tum sehri dolasmak için yeterli. meshur belcika biralarından ziyadesiyle nasiplenebilirsiniz. ucuz ve lezzetli yemek yiyebileceginiz restoranlar var. konaklama da diger belcika sehirlerine gore uygun. interrailciler için 2 gecelik durak olabilir. trenle 10 dakika mesafedeki oostende veya knokke'ye gunubirlik gidip denizin tadını cıkarabilirsiniz (tabi musait hava bulursanız). sonuc olarak guzel memleket. o tarafa yolunuz duserse (belcika, hollanda vs.) ugramadan gecmeyin derim.
kapatılan nehir yolları nedeniyle sanayi devriminin uğramadığı - orta çağın hissedilebileceği belçika şehri..
çok küçüktür, yürüyerek dolaşılabilinir..
yolları dardır.. bmw z3 gibi bir arabayla gezilmesi tavsiye olunur...