etkileyici, güzel bir festival filmidir.
kadın kahramanımızın tek düze hayatı onu hastalık noktasına getirmiştir, tanıştığı parisli erkek arkadaşı da gidince iyice nefes alamaz hale gelmiştir. her ne kadar erkek arkadaşının paris e gidip birlikte yaşama teklifini reddetmiş olsa da dayanamaz ve istifa eder.
New York'tan arkadaşıyla O'nu bulmaya Paris'e gelir, malesef O'nun adresini kaybetmiştir ve adı da çok sık rastlanılan bir addır. Bir akşam O'nu bulmak için dolaştığı barlardan birindeki bir adam :
'Sizi hiç unutmayacağım. Çok özelsiniz. Herkes yalnız kalmamak için birini arar, siz ise bir sihir arıyorsunuz.' der.
Vazgeçmişken ertesi gün havaalanına gitmek için bindiği metroda TesadüfeN O(sihir) ile karşılaşır ki O da TesadüfeN o sabah bir fuara katılmak için havaalanına gidiyordur...
izleyen hatun kişisinde iki zıt etkisi olabilecek filmdir bence,
ya aman boşver serzenişi ile aşkın gelecegi yok bende böyle bir çılgınlık yapmalıyım deyip hemen birine atlama istegi
yada hayır hayır beklemeliyim elbet karşıma böyle bir aşk çıkabilir.
tabi bunlar 30 civarı için geçerli çünkü 20lerin başlarındakiler pek düşünmezler daha ciddi,evlenme felan.
sonu hariç iyi bir film; daha duygusal ve beklenilen bir son yazabilselerdi...
"30 yaşıma geldiğimde evlenmiş ve çocuğum olmuş diye hayal ederdim"
keşke herkes sevdiğinin peşinden gidebilse...
özgüven hayatın her aşamasında karşınızda ve ne denli önemli...
yakın arkadaşın desteği şüpesiz ilaç gibi...
aşkı bulmak aramakla olmuyor; aşk bir tesadüf...
subjectif düşüncelerimiz içinde odaklandığımız ağaçtan ormanı görmemizi sağlayan diğer objectif bakabilen herkes hayatta unutulmazlar arasında yerini alıyor...
aile her daim önemli, aile büyükleri birçok kültürlerde birbirine yakın sahiplenme güdüsüyle...
eğer yalnızsan bunu önce kendine sormalı ve soruyu kendinde yanıtlamalısın...
aşk çok ama çok güzel ve özel bir duygu!!... **
biraz mecburiyet dolayısıyla girdiğim ve beklediğimden çok çok daha iyi olan ilk perdesiyle beni mutlu eden, ancak aranın ardından başlayan ikinci perdeyle artan beklentilerimi karşılayamamış romantik film.
--spoiler--
ilşkilerinde hep hüsrana uğrayan bir bayan var ve film o bayanı model olarak seçip belirli bir yaşa gelmiş, işinde başarılı olan ama aşk hayatında mutluluğu yakalayamamış bayanları irdeliyor.
ilk perde oldukça iyiydi, yer yer beklediğimden çok daha romantikti. dolayısıyla ben aradan sonra daha duygusal bir film bekledim. ama tam tersi oldu. film romantizm çizgisindne iyice uzaklaştı ve başroldeki bayanımızın* her girdiği ortamda alkol alıp farklı farklı insanlarla diyaloglarından ibaret bir hale geldi.
beni asıl hayal kırıklığına uğratan ise filmin ortasından itibaren beklenen o büyük buluşmanın çok yavan kalması oldu. zaten orada da film bitti. yönetmen sanki ''ulan işler sarpa sardı, uzadıkça uzuyor bitirelim artık'' demiş gibi geldi bana.
filmin müziklerini ise genelde iyiydi ama özellikle sonlara doğru duyulan müzik baş döndüren bir gürültüydü benim için hepsi o.
--spoiler--
1979'da yayınlanmış mükemmel bir marianne faithfull albümü. 37-38 dakikalık bir albüm olması tadı damakta bırakıyor. zaten kendisi de * albümün " kusursuz " olduğunda hemfikir. broken english'in, daha önceki marianne faithfull albümlerine göre " radikal " bir çizgide olduğu aşikar. önceleri folk, country ve western üçgeninde dolaşan tarzının dışına çıkıp, rock, punk ve new wave semalarında dolaştığını görmekteyiz. bu tarz, kötü alışkanlıklarının yol açtığı hafif kısık ama olgun ses tonuyla birleşince kendisinin de dediği gibi " kusursuz " bir albüm ortaya çıkıyor. faithfull'un meşhur olmuş iki parçasını** da barındıran broken english, aynı zamanda adıyla aynı olan albümün ilk kaydı.