enver paşa'nın eşi naciye sultan'a gönderdiği mektuplar da oldukça duygu yüklüdür. duygu yüklü olması bir yana yanı zamanda arşiv belgesi niteliğindedir ayrıca da.
...Bazen üzerimde kurşun ağırlıklar varmış gibi hissediyorum; sanki bunlar beni bir anda denizin derinliklerine çekiyor ve beni tutmak ya da işte "kurtarmak" isteyen kişi bunu yapmaktan vazgeçiyor; güçsüzlükten değil, umutsuzluktan bile değil, tamamen kızgınlıktan. Bunu tabii ki sana değil, yorgun, boş bir kafanın (mutsuz ya da sinirli değil, neredeyse minnettar olunacak bir durum bu) zar zor algılayabildiği haliyle o silik hayaline söylüyorum.
yer yer sanki gerçek değilmiş de romanmış gibi hissettiren, sonra kendi kendinize "evet, bunlar gerçekten yaşandı" diyerek silkindiğiniz eser. kafka'ya olan sevgimi arttırdı.
"kesin olan az şey var; asla birlikte yaşayamayacak olmamız da bunlardan biri, aynı evde, beden bedene, aynı masada, asla aynı şehirde bile olamayacağız..."
-“yine de” için teşekkürler; doğrudan kanıma karışan, sihirli bir kelime.
-nasıl ki denizin derinliklerinde sürekli yoğun baskı altında olmayan en küçük bir nokta bile yoksa, sende de öyle, ama hayatın geri kalanı bir kepazelik ve bu benim midemi bulandırıyor; bugüne kadar, hayata katlanamadığımı düşünürdüm, insanlara katlanamadığımı ve bundan çok utanırdım. ama şimdi sen bana katlanılmaz gelenin hayat olmadığını gösteriyorsun.
-pek kendine benzemiyordun, çok daha esmerdin, yüzün zayıftı, zaten dolgun yanaklarla insan bu denli gaddar olamaz.