kendisi hakkındaki öngörünün haklı çıkmayacağını düşünen yazardır, çünkü zaten o öngörüye temel alınan şeyler yanlıştır.
birincisi ekşi'de yazarken de ekşi neferi değildim ki ben. hatta medyada ekşi eleştirildiğinde birden düğmesine basılmış gibi ekşi'yi savunan yazarların entry'lerinin arasında o eleştirideki haklılıklara da az değinmişliğim yoktur. ekşi'yi de gitgide pençesine alan mutaassıp ve yeri geldi mi ırkçı fikirlerin eleştirisini yapıp ekşi'ye de saydırdığım zamanları hatırlıyorum. hatta bi keresinde ekşi'nin gitgide gazete sayfalarındaki okuyucu yorumlarına dönmeye başladığını bile yazmıştım.
ama hakkını da verdim hep. yine de benim için bi nevi sığınak olduğunu, nispeten (diğer internet ortamlarına nispeten) daha derli toplu olduğunu, fikirsel bazda kendimi içinde hissedebileceğim bi yer olduğunu da hep söyledim. ama şunun farkına varıması gerek, "nispeten" dedim hep, yani ekşi kendi haliyle bana göre mükemmel bi yer değildi hiç bi zaman (kendi yazarlığım öncesindeki yılları saymazsak) ama diğer ortamlarla kıyaslanınca sadece daha iyi bi yerdi.
uludağ sözlük için yaptığım eleştiriler -ki çok da fazla değiller- hala duruyorlar ekşi'de. burada çok yoğun muhafazakar, ırkçı fikirlerin olduğunu yazmışım. hatta bu gece buraya geri dönmek zorunda kaldığımı ifade ettiğim ilk entry'mde bile buranın fikir beyanı önünde kısıtlamaları olduğundan dem vurdum. hal böyleyken sanmıyorum ki kayseri erciyes'e transfer olan eski fenerbahçeli bi futbolcu gibi "ekşi bok gibi bi yer, uludağ süper" falan diye sayıklayacağımı.
az buz değil, otuzunu geçmiş kart bi herifim ben yahu.. bu saatten sonra fikirlerimde, sırf mekan değiştirdik diye oynayacağımı iddia etmek ya fikri bulunduğu kabın şeklini alan toy bi adam olduğumu iddia etmektir ya da bana omurgasız demektir.. üzgünüm ikisi de değilim.
copy paste entryler giren yazar, niye mi? "x e karsi cikana x e muhtacsin demek başlığına girdiği üç entryde de türkçe karekterler yerine "'^^+^==%" gibi işaretler bulunmakta. * kısa bir not: şimdi baktım, hepsini editlemiş. * ayrıca:
copy paste entry giren yazardır doğru, ama kendi yazdıklarını kopyalayıp paste etmektedir yahu.. müneccim boku mu yediniz, nerden çıkardınız başka yerden kopyaladığımı. e o zaman yaz google'a bi cümleyi, bak bakalım başka sitede bulabilecek misin entry'yi.. hayır bu kadar aşağılık, rezil bi suçlamaya cevap vermemeliydim doğru ama inanan çıkıyor sonrasında.
daha başka bir başlıkta da yazmıştım, peder zickler başlığındaki yazısıyla ulu'yla tanışma vesilemdir kendisi, bundan dolayı önce bir teşekkür (içerim çayımı, çekerim yağımı). sözüklerde ve hatta genel olarak internet camiasında baş gösteren seviyesizliklerden sonra uzaktan takip edebildiğim kadarıyla ekşi sözlük yönetimi de dizginleri ele almaya çalışıyor, klonların saldırısı (miğferdibi de aslında nispeten dahil edilebilir buna) birçok kaliteli yazarla birlikte değişik yaşam formlarına da buyur geç deyince ekşi'de bir canlılıkla birlikte saçma sapanlıklar da hasıl oldu, bunu da önleyebilmek adına tedbirler sertleşiyor gibi. bunun da en büyük eksisi yazarların gözünde eşit gözükebilmek adına ara ara ciddi yanlışlıklara da gitmesi.
yamulmuyorsam büyük firelerden ilki nazmiye demirel'di, sonrasında komutan uçan tekme, otisabi (gerçi döndü tekrar sonradan) ve daha aklıma gelmeyen çok önemli yazarları kendine küstürdü ekşi. (nacizane kendimi de dahil ettiğim) biz manyak okurlar da bundan sonra tabi ''n'oluyor lan'' modunda şizoya bağlayarak takip etmeye başladık sözlüğü. hala çok kaliteli giriler var, sözlük hala bir ilim irfan yuvası, köreltilmeye çalışılan birçok gencin kafasında zeus'un şimşeklerini çaktıran bir mekan. ancak böyle giderse bunun devamılılığının sağlanamayacak olması üzüyor beni.
yönetime şunu yapın, geri döndürün, yapmayın, etmeyin diyecek halim yok, desem de sikine takmayacaklarına eminim zaten. ancak bu giden gider, kalan sağlar bizimdir tutumu sözlüğün kalanını lümpenlerden ibaret hale getirirse biçoğumuz için bi hayal kırıklığı olur bu. neyse, nerden girdik, nerden çıktık. en sevindiğim ise brick'in yazmayı bırakmamış olması ve hatta artık onu daha kolay takip edebilmek imkanına sahip olmam. sözlüğü bilemem ama, ulu'nun brick ile birlikte kalitesinin artacağından hiç şüphem yok. yalnız! 30 yaşında yaşını, başını almış adamsın, bense 20 yaşında, daha dinamik ve 100 kiloluk küçük devim, eğer burdan da gitmeye kalkarsan silindir gibi geçerim üzerinden bilesin! (bkz: not şaka, it's gerçek)
senelerdir ekşide ne mutlağım ne muğlak ile beraber takip ettiğim; ekşinin en demokrat, aydın yazarlarındandı. buraya kayıt olmamdaki en büyük etken. sözlüğün sıkı milliyetçi ve muhafazakar dokusu konusunda hemfikiriz. ama her yer böyle gözüm direnmek zorundayız demek isterim kendisine.
sadece aklıma gelişiyle bile beni mutlu eden kişi...
onu tanıdığımdan beri bu hiç değişmedi ve hiç değişmeyecek. mutlu olmak , sebepsiz yere gülmek deyince aklıma hep o gelecek ve ben mutlu olacağım...
yazar; yazdıklarıyla hayranlık uyandırır. (okumasını bilene)
konuşur; konuştuklarıyla hayranlık uyandırır. (dinlemesini bilene)
güler; gülüşüyle hayranlık uyandırır. (o bana özel!! hoopp!!)
bakar; bakışıyla hayranlık uyandırır. (o da lan!!!)
e bu kadar uyanık kalınca gece gündüz, sabah akşam kendisini düşündürtür bu adam. tam her şeyi çırpıp çırpıp yerine yerleştirmişken beni kavramış ve henüz bırakmamıştır. doğduğum-büyüdüğüm şehire bile daha özel bir anlam kazandırmıştır, öyle de beceriklidir.
"kokusu ciğerimden eksik olmasın, sesi kulağımdan gitmesin, yüzü yüzümden uzaklaşmasın, benden başkasını gözü görmesin..." vb. temennilerle becerikli bir büyücüye baş vuracağımı da burdan belirtirim. ama o kadar iyi ki kalbi büyü-müyü işler mi, bilemem...
empati yeteneği atmosfere sığmayan, az sonra mars'a ulaşacak olan. çift kişilik mefhumunda türkiye'nin tyler durden'ı. da kafamda hala bazı soru işaretleri var, aydın kesimi de dahil, neden ben bu derece tutarlı yazıları kendilerini dindar olarak niteleyenlerde göremiyorum. aklıma şu yahudi-müslüman kıyaslaması geldi nedense..
eğer dışardan bakan biri olsaydım ve bu brick efendinin yazdıklarını okusaydım, evet derdim, bu adam artık kendisini tekrar etmekten başka bi şey yapmıyor, paso aynı şeyleri dön dolaş yazıp duruyor, herhangi bi cephanesi kalmadığını da yazdıklarının patates baskısı gibi birbirinin kopyası olmasıyla belli ediyor. o yüzden biri "brick sermayesini tüketmiştir" derse doğru der.
de.. entry'nin gidişatından belli ki ben buna hayır diyeceğim. ama öyle olmamasının sebebini dışardan bakan birinin görme ihtimali olmadığı için hakkımda denen şeyin doğru olduğunu yazarak giriş yapma zorunluluğu hissettim.
hayır tüketmedim çünkü her gün aklıma gelen şeylerin yarısını bile yazmıyorum sözlüğe. bundan daha önce de bahsettim, çünkü okunmuyor. ve benim en büyük derdim okunmak. okunmayacağını bildiğim için daha ilk elden yazmaktan vazgeçtiğim o kadar şey var ki. hatta bazı yarım bıraktığım yazılar var burada ama devamlarını bile girmiyorum. çünkü o ilk yarılar bile okunmamış olarak duruyorlar.
paso din ya da milliyetçilik üstüne zaten yazılmış laflar üstüne cevap entry girmekten sıtkımın sıyrıldığını bile bilmem kaçıncı defa yazıyorum artık. ve evet bu cevaplar basmakalıp aynı oluyorlar çünkü zaten sözlükte paso aynı laflar ediliyor. bi yerden sonra artık otomatiğe bağlıyor insan.
bana bi zamanlar arkadaşlarım "işin gücün geyik" diye takılırlardı. hatta ekşi'den ayrıldığımda aldığım blog sayfasının adını da "işimiz gücümüz geyik" koymuştum. ama son iki ayda geyik ya da espri içerikli entry sayım bi elin parmaklarını geçmez.
ben artık ben değilim ki.. bu yazan adam benim kurumuş kalmış tekdüze bi versiyonuma döndü. artık ciddi ciddi ekşi'ye dönmek için moderasyona mail atmayı bile düşünmeye başladım çünkü ben de kendimi sevmiyorum artık. çünkü yazdıklarımı sonrasında ben de okuyorum defalarca. ve okuduğum şeyleri sevmiyorum.
ha şu var, kimbilir belki tekrar eskisi gibi yazsam, aklıma gelen her şeyi "nasılsa okunmayacak" diye düşünmeden sözlüğe girsem bile işe yaramaz şeyler çıkaracağım ne malum.. ama denemeden bilemiyor insan.
tamam len karar verdim artık başka çare kalmadı. gurur dediğin bi yere kadar. kötü yazdığıma dair bi laf beni üzmezdi ama "sermayesini tüketti" lafı koymuş işte yaz yaz bitiremiyorum. burası benim eski brick olmamı sağlayamayacak artık orası kesin.
orası alacak mı geri bilmiyorum ama deneyenin bi yüzü kara.. yarın ola hayrola.
edit: geri almadılar -ki zaten böyle olacağını tahmin ediyordum- ama bu edit'i yapmamın sebebi bugün ekşi hakkında girdiğim bi entry'nin "fazla kişisel" olma sebebiyle moderasyon tarafından silinmiş olması. biraz paranoyak adamım ben, tamam kimse yazdıklarımı o kadar takip etmiyor ama "bak işte alınmadı, hemen entry sildi" denecek düşüncesini bi türlü kafamdan atamadım o yüzden bu edit'i yapıyorum.
sonuç.. geyiğe sarmam lazım. beni ancak geyik kurtarır.
ekşide sadece adı bilinen bir yazar olan ancak sözlük görmemiş arkadaşlar tarafından tanrının kalfası olarak görülen yine gayet sıradan bir yazar. ben ne ekşi de ne burada bir atraksiyonunu göremedim açıkçası. adamın bir eli ekşide diye bu hörmet neyin nesidir?