tatilden dönen yakışıklı erkek. o değil de cidden kendimi özlemişim. eve girdiğimde valizleri atıp elimi yüzümü yıkamaya girdim. başkalarının aynasına değil. bizim banyodaki aynaya şöyle bi baktım. elim, yüzüm, saçım, sakalım kitap gibi olmuş. gözlerim daha açık kahverengi, saçlarım daha kumral. bi mutlu oldum. kendimi böyle görmeyi özlemişim. bodrum, çeşme, deniz, güneş, buradan yüzlerce km uzaklaşmak felan değil bana bunları hatırlatan, beni mutlu eden. onlar sadece araç. kimi zaman tebdili mekan. ben zaten kendi içinde mutlu, özgüveni yüksek biriyim. mutsuzluğumu ve yalnızlığımı da inkar edemem. bu dönüşte tek bir mutsuzluğum oldu. o da benim yüzümden. neyse gidip şu valizi boşaltayım.
Sanırım kumbarasındaki paraları sayan yazar arkadaş sendin. Nispet yapıp sayayım foto atayım dedim geçen. Kumbaradan toplam 5 lira 75 kuruş çıktı. Nasıl para topluyosun bana da bi el at yahu *
bitti lan aşk acısı. sen 6 ay geriden geliyorsun. her biten şeye yenileri eklenir ama sen bilmiyorsun. sinmiş, bir köşede ağlayan insan olmamak olum suçumuz. sevdiysek sevdik, kırıldıysak kırıldığımızı yazıyoruz. bekleyen 8 tane daha uzun uzun yazılmış, yaşanmış yazı var. onları da bırakacağım buraya. yaşadığım acıları, hayal kırıklıklarını, sevinçleri yazmayacak, yok sayacak kadar boş adam olmadım hiçbir zaman. böyle kalın, 400 500 sayfalık herkesin konuşacağı bi kitap da yazacağım. ben eksilemiştim brell i diye övünürsün. hayat basit olum. biri gelir sana akıl verir ama senin yaşadığın acıları kimse dindiremez. bu kadar basit işte.
Şiir gibi ve saygıdeğer bir adam. Yazılarında hayatı da şiir gibi yaşadığını görebiliriz. Belli ki hüzün ona yakışıyor. Ancak hüznünün dna'sına yerleşmesine izin vermek gibi bir hata yapmıyordur umarım. Diliyorum ki sözlük onun bununla başa çıkma evrenidir.
kendi pastanı kendin alır kutlarsın olur biter. yalnızlığın anlayış göstereceği bir dünyada yaşamıyoruz. ''ben çekiliyorum abi, sen şu kalabalıkla takıl'' diyecek hali yok. varsa bir yalnızlık alacağını alır gider. doğum gününse 3 5 arkadaşın mesaj atar, bir an mutlu olursun ve bugün de diğerleri gibi geçer gider. fakat şu da var ki 364 gün sıradan yaşayan bir insan, 1 günü özel olsun ister mi evet ister. en doğal hakkıdır, 1 günlüğüne bile olsa şu günden güne yalnızlaşılan, mutsuzlaşılan ve hissizleşilen dünyada insan kendini mutlu ve müstesna hissetmek ister. saat gecenin 3'ü olmuş doğum günüm olduğunu bile yeni hatırladım, hissetmiyorum bile. o kadar alışmışım ki bu yalnız ve sıradan yaşama özel günler hiç ama hiç sırıtmıyor. biram ve sigaram eş zamanlı bitince aklıma geldi hatta. bir şeyler bitmeyince doğum günün bile olsa başka şeyler aklına gelmiyor. ''nerden geldi şimdi aklıma'' diye de hayıflanıyorum. ne güzel bira, sigara, kül tablası, boş bardaklar,kolonya şişesi, camları döven rüzgar ve yıpranmış siyah tişörtümle geceye akıyorduk. olmadı. şimdi dondum kaldım.
doğum günüymüş kardeşimin siyah şortlu sigaralı bir gece armağan edelim. ellemeyin lan adamı. herkes kendi imtihanı ile ilgilensin. ağzında altın kaşıkla doğmamışlar bir arada olmalı karşı karşıya değil.
Arkadaşım senin kadar ağlak bir erkek ömrümde görmedim. Hangi kızı sevdin bilmiyorum ama o kızcağız senelerce senin gibi birisini istemez. Sürekli aglamalar, zırlamalar ve abartı seviyede romantik görünme çabaları.
Bir kadın olarak sana tavsiyede bulunayım. Senin gibi salya sümük aşk diye zırlayan erkekleri türk kadını sevmez. Her 10 kadından 9'una baygınlık geçirtirsin haberin olsun arkadaşım.