breaking the waves

entry15 galeri6
    1.
  1. "dogma"cı lars von trier in mükemmel filmi.filmdeki görüntüler izleyiciyi büyüler.soundtrak'i de çok güzeldir.
    3 ...
  2. 2.
  3. Emily Watson'ın adeta döktürdüğü; breaking the waves, idiots, dancer in the dark'tan oluşan ''altın kalp'' üçlemesinin en iyi filmidir.filmin tamamının omuz kamerasıyla çekilmesi filme daha bir gerçekçilik kazandırmıştır.ıskalanmaması gereken bir şaheserdir.
    1 ...
  4. 3.
  5. lars von trier'in başyapıtı. emily watson'ın ne kadar önemli bir oyuncu olduğunun belgesi niteliğindeki film. trier'in diğer filmlerinden de aşina olduğumuz -kadrolu- oyuncularından stellan skarsgard, jean-marc barr ve udo kier de çok iyi performanslarla yerlerini alırlar bu başyapıtta. katrin cartlidge ise, filme ayrı bir tad katar. trier, yönetmenlikle sınırlı kalmaz, senaryosuna da el atar filmin.

    --spoiler--

    emily watson'ın canlandırdığı gelgit akıllı, saf bess'in tanrıyla konuşmaları ve sesini kalınlaştırarak tanrı ona karşılık veriyormuş gibi kendi kendine yarattığı tek kişilik diyaloglar, stellan skarsgard'ın emily watson'dan aşağı kalmayan performansı, trier'in omuz kamerası taktiğiyle adeta karakterlerin içine girerek filme muazzam bir samimiyet ve inandırıcılık katması, puslu görüntüler, breaking the waves'i unutulmazlar arasına sokar.

    filmin kurgusu da çok ilgi çekicidir. bölümlere* ayrılan filmde, her bölümün başında, son derece çarpıcı parçalar eşliğinde, harika tablolara benzeyen fotoğrafımsı, ancak yine de hareketli ve estetik görüntüler sunar bize, trier. bu arada, bu birbirinden güzel parçalardan oluşan muhteşem de bir soundtrack'i bulunur filmin. üç saate yakın bir süre içinde, bir bölümden diğerine geçerken, suzanne'den, child in time'a, in a broken dream'e kadar birbirinden güzel şarkıları dinleme fırsatı buluruz.

    lars von trier, yine her zamanki karamsarlığıyla bunalıma girmemizi sağlar. depresif bir ilerlemeyle sürüklediği filmi, kabus gibi bir sonla bitirir, ancak sanki o da bu kadar acıklı olmasına dayanamaz ve gökyüzünden çalan 'ilahi' çanları gösterir filmin sonunda.

    genel anlamda filme baktığımızda, bence filme en büyük katkı, emily watson'ın dört dörtlük -hatta daha da fazlası- oyunculuğu tarafından yapılır. filmde en dikkat edilmesi gereken de, emily watson'ın muhteşem performansıdır. onun bu olağanüstü performansı, trier de başta olmak üzere, filmde yer alan herkesin -oldukça iyi olan performansını- gölgede bırakır.

    kanımca, en etkileyici sahne; bess'in*, tek başına, yağmur altında, sırılsıklam, kayaların üzerinden, denize doğru son gücüyle çığlıklar attığı sahnedir.
    3 ...
  6. 4.
  7. daram/romantik tarzında ki fiLm.. fiLmin senaryosunu "lars von trier" ve "peter asmussen" yazmıştır.. 1996 yıLında çekiLen bu fiLm danimarka, isveç, fransa, hoLLanda ve norveç ortak yapımıdır..

    eşsiz bir fiLmdir.. çekim teknikLeri, senaryo, oyuncuLar muhteşemdir.. emiLy watson bu fiLmde kendini aşmıştır.. izLeniLmesi gerekiLen bir fiLmdir..
    0 ...
  8. 5.
  9. ismi türkçe'ye "dalgaları aşmak" olarak çevirilen mükemmel film. izlendikten sonra emily watson'ın oyunculuğuna ve kendisine hayran olurnan, şişirme hollywood yıldızlarıyla arasındaki farkı hissettiren film.
    1 ...
  10. 6.
  11. bir kadın var ve bir erkek.. herkes gibi hani..

    bir şey e maruz kalıyorlar..

    işte o an da başlıyor..

    kimin, ne için, neyi, nereye kadar taşıyabileceği ile ilgili olan..

    pek konforlu değil işte, bir çoklarına göre hiç değil..

    zerdüşt ün dağa çekilmesi de farklı değildir.. döndüğünde müjdelediğide..

    söküle söküle demesem ben öyle olmayacak mı sanki..

    eteğimiz de ki taşlar yani..

    dökenler, dökemeyenler..
    2 ...
  12. 7.
  13. 151 dakika zaten yeterince midede hortum etkisindeyken, bir de arada, 1 saniyelik zamanda, emily watson kameraya bakar. kendinizi rahatsız hisseder, koltukta farketmeden kıpırdanırsınız. kıpırdattıran film.
    0 ...
  14. 8.
  15. aşkta sonuçsuz ve yalnız kalışın sorusu: dalgaları aşabilmek için delirmek mi gerekir?
    1 ...
  16. 9.
  17. dr. richardson'ın bess tanımı meseleyi özetler: if you were to ask me again to write the conclusion, then... instead of writing "neurotic" or "psychotic", then i might just use a word like "good".
    0 ...
  18. 10.
  19. hikayeyi sallasak da watson ve trier ikilisini görmezden gelmenin imkansız olduğu film..
    bess mcneil rolü için önce helena bonham carter'ın düşünülmesine rağmen emily watson'da karar kılınmış * ve bu ilk filmi genç aktriste oscarı kazandırmıştır.
    adeta yönetmenle oynamıştır watson* ve her çığlık atıp kendinden geçişinde, dudaklarını küçük bir kız çocuğu gibi büzüşünde bir dalga da sizin suratınıza çarpar. şanslı olanı ise kapar.

    --spoiler--
    dodo*: you don't understand, she's not right in the head.
    jan*: no.. she just wants it all.
    --spoiler--
    0 ...
  20. 11.
  21. von tier'in sadist olduğunu kanıtlayan filmlerden bir tanesi. adam 159 dakika boyunca resmen ırzımıza geçti. en sonunda er kişinin ayaklanıp, hatun kişinin hunharca ölmesi insanın kanını dondurur. von tier's severler için güzel film fakat sevmiyorsanız sakın yanına yanaşmayın.
    0 ...
  22. 12.
  23. emily watson'ın filmin sonlarına doğru sergilediği performans tüyleri diken diken eder. hele üzerine taş atıldığı sahneler boğazınızı düğümler ama kamera o kadar hareketlidir ki izlenmeyi zorlaştırır gözleri yorar.
    0 ...
  24. 13.
  25. izledikten sonra, izledikten çok sonra bile etkisinden kurtulamayacağınız bir film. lars, "Bess üzerinden hz. isa'yı anlatıyor" demişti bir yerde dücane cündioğlu. bu, filmi okumak için çok önemli bir nokta bence. yoksa havada kalır, anlamazsınız.

    bess, saf ama iyidir. tıpkı dostoyevski'nin budalası, kurosawa'nın hakuchi'si gibi. bir tek o'nu jan'ı sevdiği için başka bir şeyi görememiştir/sevememiştir. bu öyle bir sevgidir ki, dışardan bakanlar bess'i deli sanırlar. din adamları bile anlamaz, çünkü bu, bess'in hakikatidir. bu nedenle o'nu dışlarlar. cehenneme gideceğinden emindirler hatta. ama trier filmi öyle bir bitirmiştir ki, hepsine kurşun niteliğinde bir cevap vermiştir. tabi anlayana. gökyüzünde çanlar çalar, bess öldükten sonra. din adamlarının, mahkemenin gözünde suçlu, değersiz olabilir ama tanrı'nın nazarında değerlidir o. önemli olan da budur zaten.

    --spoiler--
    Filmin sonuna doğru Bess ölür. Mahkeme tıbbi gerekçesini duymak için doktorunu çağırır.

    -Mahkeme tıbbi gerçekleri duymak istiyor.
    -Eğer... Vardığım...Vardığım sonucu tekrar yazmamı isteseydiniz eğer, "nevrotik" ya da "psikotik" yazdığım yerlere sadece tek bir kelime kullanırdım "iyi."
    -iyi mi?
    -Evet.
    -Tıbbi görüşürünüzün mahkeme kayıtlarına maktulün çektiği acıların "iyi"likten kaynaklandığı şeklinde mi geçmesini istiyorsunuz? Belki bu psikolojik bozukluk onun ölümüne neden olmuştur....
    --spoiler--
    1 ...
  26. 14.
  27. hakkında ne den bu kadar az entri girildiğine şaşırdığım,
    izlemeyene zorla izletmek istediğim değerli bir lars von trier filmidir.

    --spoiler--
    bir kadının, ki kadından ziyade bir human being in sevgisi için aşkı için, kendi canını hiçe saymasını izledik. isa mıdır değil midir bilinmez lakin, film müthiş bir kapanışla bitti. aşkın gücü diyebiliriz, lakin bu aşk mevlananın dediği gibi yaradanı yaratandan ötürü sevdiği için kaynaklanıyor olabilir.
    hayret ettiğim nokta,
    von trier genelde sevişme sahnelerini x art şeklinde çekerdi. bunda gerdek gecesi hariç diğer bölümleri hayvansı, yani iki köpeğin çiftleşmesi gibi göstermiş.
    ha şu an farkettim, ki öyle zaten mantığı. içinde sevgi yoktu, sırf jan ı iyileştirmek için girip çıkılan bir olaydı.
    --spoiler--

    izlemeyene sanat yönetmenliği ve kurgusu için

    nasıl melek rolü oynanır görmeleri için
    tavsiye edilir.
    0 ...
  28. 15.
  29. izlemesi ve sindirmesi zor olduğu kadar içselleştirmesi bir o kadar kolay bir Lars Von Trier filmi. Anlamak için izlemenin yetmediği gibi anlatmak için de izlemenin yetmediği filmlerden.
    ...

    "Ölüme yaklaştıkça kötü insanlara mı dönüşürüz? "
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük