Tekrar izlemek için bu pazar günümü ayırdığım film. Sanırım sadece film demek olmaz bu şahesere bilmem kaçıncı kez izledim bugün, ama ortada bir şey var kaç kez izlesem de bana her izlediğimde aynı heyecanı, aynı tutkuyu, aynı tadı veriyorsa işte bu film kalitesinden asla ödün vermez. Kim ne derse desin bu film 1995'ten bugüne kadar hala aynı etkiyi izleyenlerine yaşatıyorsa diyecek bir şey bulamıyorum gerçekten.
- herkes ihanet eder, herkes umudunu yitirir
+ umudumu yitirmek istemiyorum !! ben de onun gibi inanmak istiyorum. bir daha yanlış tarafta olmak istemiyorum.
bruce´un yaptığı o kadar hainlikten sonra doğruyu görüp ordusunun başına geçmesi, ve aslen iskoçya´ya özgürlüğü kazandıran hamleleri yapan kişi olması -hiçkimse değinmemiş- çok enterasandır.
ayrıca devamlı olarak babasından "nasıl kral olunacağını" öğrenmeye çalışması, ve babasının kendisine hainlikten başka bir şey öğretmemesi, babasının öğretisinin william walllace ile ilişkiler bazında çok uygunsuz olması, ve filmde bruce´un babasının öğütlerini tutmasının eleştirilmesi, gene çok enterasandır.
hele bruce´un kendi babasına yaptığı en son ziyarette söylediği " myhate will die with you" (benim nefretim seninle birlikte ölecek) cümlesi çok dokunaklı bir cümledir.
sonradan o hain bruce iskoçya nin başına geçip yapması gereken şeyi yapmıştır. üstelik wallace karısından yadigar olan kanlı mendilin de onda olması, wallace´in ölümüne sebep olan bir adam olmasına rağmen, ne kadar enterasandır?...
"savaşçı şairler" gibi güzel bir tamlamaya sahiptir. iskoçların ne kadar gururlu bir millet olduklarını da "they fought like scotsmen" tümcesinden anlar, onlara saygı duyarız.
çok ayrıntılarla işlenmiş, çok güzel bir filmdir braveheart.
Hayatımın filmidir. Sanki benim için yazılmıştır. Ne zaman atıma binip, savaş teçhizatlarımı yanıma alsam, ormanda o meşhur "sons of scotland" monoloğunu bağıra çağıra söylerim. Bir de müzikal oyun textini buldum bu filmin. Çeviriyorum.
ya çok güzel film tamam onu geçtim de bir insan bu kadar çok kez satılır mı be arkadaş kime güvenecek bu adam yazık değil mi en sonunda aldılar kellesini üzüldüm yazık oldu.
21 yaşında olup an itibari ile hayatımda ilk kez izlediğim filmdir. son sahnesinde ''ananı yolunu sikiim freedooom'' diye bağırmak istedim. ama gözüme pide kaçmıştı damlaları siliyordum. ve şuan ne yapıyorum biliyormusun sözlük. medieval 2 total war ı açıyorum ve iskoçya ile dünyayı feth ediyorum.
Hayatımda tekrar tekrar en çok izlediğim filmdir. Her izlediğimde de öyle epik sahneler var ki tüylerimi diken diken eder. Müzikleriyle,kurgusuyla,oyunculuklarıyla şahane bir filmdir. Arşivimin en başını çekmektedir.
would you be willing to trade...all the days - from this day to that-
for one chance ...just one chance!!!
to come back here and tell our enemie ;
that they may take our lives -
but they will never take our "freedom" ?
cümlesi insanın ne için yaşadığını özetler, ve hayatta en önemli şeyin "özgür olmak" olduğunu, özgürlük için ölmek gerektiğini çok veciz bi şekilde ifade eder. mel gibson ´ın "just one chance" kelimelerinin nasıl üstüne bastığı o atın üstünde, inanılmazdır. bu replik sadece bütün filmin değil, aslında bütün bir hayatın da özetidir.
çevirelim ;
"dövüşürsen ölebilirsin...kaçarsan yaşarsın...en azından bir süre..
ama bundan yıllar sonra ölüm yatağında ölümü beklerken, buraya geri gelebilme şansını bir tek kere- tek bir kere daha- yakalayıp düşmanına benim canımı alabilirsin, ama özgürlüğümü asla alamayacaksın,demek istemeyecek misin?"..."
unutulmaz repliğini bünyesinde barındıran, büyük film.