bir milletin şerefinin ve özgürlüğün ne denli önemli bir şey olduğunu iyi yansıtmış filmdir... en çok atatürk düşmanlarının izlemesi gerekmektedir... https://www.youtube.com/watch?v=S3ubag7dtn4
finallerdeki boşluktan yararlanıp youtube suggestionlarinda fink atarken birkaç aksan videosuna rastlayip scottish accent aradıktan hemen sonra "dur lan su braveheart'i bi izliyim artik"la izlediğim filmdir. şimdilik sevdim ben filmi. belki daha sonra editlerim.
Son yarım saatine kadar çok sağlam ilerleyen ama son yarım saatte boka saran gelmiş gecmis en iyi savaş filmi. Sonunda boka sardı benim gözümde. Beğenemedim. Zaten filmin türü biyografi olsa da gercegi yansıtmıyor. Sen ki yoktan koca bi ordu kur ama idamına sadece iki arkadasın izlemeye gelsin. Olacak is değil. Açıkcası onların orada onu kurtarmasını ve kraliçe olacak hatunla William in birlikte olmasını bekledim. Dedim ya kurgu nasıl olsa. Salla biraz daha nolacak. Ama sonlara doğru "yiter gayri bitirelim" demişler belli.
Ama güzel filmdi be. Yıl olmuş 2014-2015 halen filmlerde kan diye pembe boya kullanıyorlarken 95 yapımı bir filmde kan olayını bu kadar gerçekçi yapmaları şüperdi bana göre. Savaş sahneleri müthişti zaten. Kandaki basarı sahnelerin gerçekçiliğini baya artırmış. Filmin sonu hariç herseye özenilmis. Soluksuz izletiyor kendini.
Filmde işlenmiş birçok olayın tarihsel gerçekliği yok. Tamamen işkembe-i kübradan sallayarak müthiş bir eser çıkarmışlar.
Mızraklarla süvarilerin haşat edildiği olayın, erkeklerin etek giymesinin, moruk kral-oğlu-gelini-ve William aynı zamanlarda yasaması falan tamamen uydurma. iyi uydurulmuş ama. Helal olsun.
Filmi kadar, tüm soundtracklerinin de harikulade olduğu yapım.
william "freedom!!" diye bağırdığında tüyleri diken diken olmayan insan var mıdır ki acaba?
Love of a Princess parçasını dinleyin derim.
Naçizane bir tavsiye sadece.
sinema tarihinin (bkz: kült) filmlerinden biri...
hali hazırda film hakkında onlarca (bkz: entry) girilmiş ve gerekli (bkz: methiye)ler dizilmiş.
kaç defa izlediğimi bilmiyorum. lise yıllarından başlayıp da günümüze varıncaya dek, onlarca defa izlediğimi tahmin ediyorum.
film, savaş sanatının inceliklerinden tutun da, politik hamlelere, tutkulu aşklara, toplumsal katmanların hayatı algılayış şekline varıncaya dek birçok hususa eğiliyor. mesela kadın ve erkek ruhlarının birbiri ile etkileşimi hakkında sayfalarca yazı yazdırabilecek ince detaylara sahip... oyunculukların başarılı olması, filmi etkileyici kılan bir diğer husus. tüm bu (bkz: veçhe)ler bir yana, film en temelde bir özgürlük mücadelesi/bir özgürlük tutkusunu dillendiriyor.
yasaklanmış enstrümanlarla, yasaklanmış ezgileri mırıldanan bir halkın özgürlüğe duyduğu hasret ve bu hasrete kıvılcım olmuş tutkulu biri: (bkz: william wallace)
film, iskoç özgürlük mücadelesini konu edinmiş olsa da, özgürlüğün gasp edicisi konumundaki inglizlere daha fazla projeksiyon tutulmuş gibi... ingilizlerin politik arenadaki özellikleri ile ilgili birçok ayrıntı filmde kendisine yer bulabilmiş.
ingilizlerin tarihte bırakmış olduğu etkiye, milletlerin zihninde oluşturduğu algıya paralel bir öykü söz konusu... yani ingilizler, sadece savaş alanında değil, cephe arkasında da mücadele eder! ortalığı karıştırır. safların sıklaşmasına müsaade etmez, fitne üretir...
dolayısıyla iskoçların (bkz: meşru) özgürlük mücadelesi, bir bakıma bu ingiliz profilinin arz ettiği menfi duygu ile pekiştiriliyor.
bu zorlu rakip karşısında çeşitli hamleleri deneyen, çıkar derdine düşmüş iskoç soylularını ve esareti içselleştiren derebeylik köylülerini özgürlük arzusu ile donatmaya çalışan william wallace, hızlı ve etkileyici bir ilerleyiş sağlamış, halkın dilinde efsaneleşmeye başlamış olsa da, en nihayetinde ingiliz kurnazlığı ve birkaç arpalık için mücadelesini satan esir ruhlu soyluların soysuzluğu karşısında yeniliyor. ve bir komplo ile (bkz: derdest) edilip idam ediliyor.
mel gibson' un başrollerini oynadığı ve yönettiği, film boyunca bruce ve babasını ekrana vurarak dövmeme neden olan muhteşem film. özellikle william' ın freedom diye haykırdığı bölüm hepimizi çok etkilemiştir ayrıca izlemekte neden bu kadar geç kaldım diye de sordurmuştur. izleyin, izletin değerli sinemaseverler.