şizofren olan kardeşin kafasında yarattığı hayali karakterle olan diyalog , olması gerektiği gibi biliçaltı ürünü kokar, çok özgündür bu yüzden belki de yakın geçmişte moda olmuş olan şizofren temalı filmlere ilham kaynağı olmuştur kim bilir.
bilinçaltı baya iyi yansıtılmıştı kitapta (ki dostoyevskinin en önemli özelliği bunu yapabilmesi) lakin genel olarak rus usülü yazarlara özgü klasikliği çok barındırıyor o yüzden de çok sıkıyor.
--spoiler--
Sevgili çocuğum, sevdiğin kadından, işlediğin bir suç için af dilemekten Tanrı korusun seni! Hele sevgilinden, en çok ondan; ne kadar suçlu olursan ol! Kadınlar öyledir ki birader, dertleri şeytan başına, hiç değilse bunları bilirim ben! Hele birine, Suçluyum, kusura bakma, affet! demeye kalk, sitemlerinden soluk alamazsın! içtenlikle, kolayca affetmez, paçavraya çevirir seni, olmamış şeyleri de hesaplaşmaya katar, her şeyi toplar, bir şeycik unutmaz, kendinden ekler ve ondan sonra bağışlar seni. En iyisi bile böyledir, en iyisi! Kıyıda bucakta ne kalmışsa kazıya kazıya toplar, kafana boca eder. Hepsinde, hayatı onlarsız mümkün göremediğimiz şu meleklerde var bu canavarlık! Bak şeker kardeşim, sana açıkça ve kısaca söyleyeyim: kendini bilen her erkek, şu ya da bu kadına kulluk etmeli, inancım böyle, inancım değil de duyuşum bu. Erkek yüce gönüllü olmalı; erkek bununla lekelenmez! Büyük kahramanlar, Sezar bile lekelenmez. Gene de af dilemeye kalkma; asla, hiçbir nedenle yapma bunu. Kulağına küpe olsun: kadın uğruna mahvolan ağabeyin Mitya öğretti bunu sana.
--spoiler--
acımasız, gaddar, ayyaş bir babanın, farklı annelerden olan 3 çocuguyla (aslında gayrimesru oğluyla birlikte 4 çocugu vardır)çatışmalarını anlatır. en sevdiğim karakter dinine bağlı, temiz kalpli alyoşa'dır. ama alyoşa, hayatını adadığı dininden, fedaisi olduğu aziz pederin ölmesiyle kuşku duymaya başlar. hristiyanlık inancına göre, aziz pederin öldükten sonra naaşının ''kokmaması'' gerekmektedir. eğer kokarsa, bu azız olmadığa dalalettir. işte bu noktadan sonra alyoşa, din ve tanrıyı sorgulamaya başlar. ruhunda sürekli gel-gitler yaşayar, ama bunu kimseye belli etmemek zorundadır...
hayatın her alanına dokunan, iyinin ve kötünün insan ruhundaki ebedi savaşını gözler önüne seren başyapıt. zaman zaman pavloviç'in şehvetini, zaman zaman alyoşanın temiz kalbini hisseder, bazen ivan bazense dimitri olur insan... birçok sorunun cevabını barındıran bu kitabı okumak insana dair birçok karanlık noktayı aydınlatıverir. ve hayat eskisi gibi olmayacaktır artık... tanrı dostoyevski'yi bizi bize anlatması için yollamış.
ilk cildi ikinci cildi için ön bilgi niteliğindedir. iki kitabın da başları sıkıcıdır. ama bir süre sonra okuyucuya zevk vermeye başlar. gerçekten bir baş yapıt.
dostoyevski'nin nasıl büyük bir yazar olduğunu belli eden eseridir. rus yazar diğer kitaplarında olduğu gibi birkaç karakterini aynı isimle yansıtmıştır. anlaşılması zor, karmaşık olaylar zinciri okuyucuyu zorlar. eğer dostoyevski'yle eskiden tanışmışsanız kitap sürükleyici bir hal alır. eğer okuyacağınız ilk kitabıysa yarısına geldiğinizde beni arayın.
(bkz: alından öpmek)
Dostoyevski'nin yazdığı,kanaatimce en iyi kitabı.Kendisinin ardı sıra kitaplarını okuyan biri olarak diyebilirim ki; bu tam anlamıyla bir zirve.
Üniversite zamanımda çok kötü bir çeviriden dolayı bitiremediğim ve aslında belli bir Dostoyevski okuması sonrasında ve elbette iyi bir yayın evinden çıkmış çevirisinin okunması gereken kitap.
Dostoyevski'nin diğer kitaplarına nazaran sürükleyicilik had safhadadır.Kendinizi defalarca hadi artık şu cinayet işlensin cümlelerini tekrarlarken bulabilirsiniz.Hatta bazen babayı,oğulları unutur,kendinizi Hıristiyanlığa ve ateizme ilişkin konuların ortasında bulursunuz.Büyük engizisyoncu bölümünde Roma'ya yani Katolikliğe,Papalığa dair öyle şeyler okursunuz ki, dünya tarihini,siyasetini tüm çıplaklığıyla tekrar görürsünüz.
--spoiler--
"Papa'ya her şeyi söyledin,öyleyse her şey Papa'nındır şimdi,artık gelme yeryüzüne,son ana kadar işlerimize karışma.
"özgürlükle ekmeğin ikisinin bol ölçüde bir insanda bulunmasının anlamsız olduğunu,çünkü bu iki şeyin hiçbir zaman uzlaşamayacaklarını sonunda kendiliklerinden anlayacaklardır!"
"özgürlük öylesine ağır gelmeye başlayacak onlara sonund!...ama biz,Senin yolunda olduğumuzu,Senin adına hüküm sürdüğümüzü söyleyeceğiz.Gene kandıracağız onları,çünkü bir daha yanımıza yaklaştırmayacağız Seni.
"ancak bizim için özgürlüklerini teptikleri,bize boyun eğdikleri zaman özgür olabileceklerine inandıracağız onları...
"ah.günah işlemelerine de izin vereceğiz.Zayıf,güçsüz yaratıklarıdır onlar,günah işlemelerine izin veriyoruz diye.çocuksu bir sevgiyle bağlanacaklar bize.Bizim iznimiz olursa her çeşit günahın bağışlanacağını söyleyeceğiz.Onları sevdiğimiz için izin vereceğiz günah işlemelerine,bu günahların cezasını da üzerimize alacağız.O zaman,günahların sorumluluğunu Tanrı önünde üzerine alan velinimetler diye aşırı saygı duyacaklar bize."
--spoiler--
...
Bir yerden sonra ise bu cinayet neden işlendiğe gelinir. Herkes içindekileri açığa vurur.Babalık,aşk,kardeşlik,delilik,inanç,inaçsızlık...Her bir kavram için söylenen sözler çarpma etkisi yaratır.
Sonunda ise ölümle bağlanan, tam anlamıyla huzur olmasa da garip bir dinginlik hali.
eğer biri bir gün karşıma geçip te karamazov kardeşlerden daha iyi bir kitap okuduğunu iddia ederse o kitabı hemen alıp okuyacağım. ikna olursam okumakla da kalmayıp başucu eserim yapacağım. ama şimdi konumuza dönelim ve karamazov kardeşlerin o büyülü dünyasına girelim. önden buyurun.
nedense bir türlü ele geçirip okuyamadığım kitaptır. kitabı okuyan kuzenimden, kitabı bana anlatmasını istedim. ölen adamın üç oğlu varmış. adam öldürülüyormuş. şüpheli kişi; adamın oğlullarından biri!
katil kim mi?
kuzenim bir tek onu hatırlayamadı. çok merak ettim ama. katil kim lan?