sözlüğü bırakmış yazar iyi yapmış yazmasın zira.
sağa sola hakaret ederek prim yapmak, bilhassa sölük yazarlarına.
hatta bu millete 25 yıl askerlik hizmeti yapmış ve bir lokma haram yememiş , yolda bir çeyrek altın bulsa parası olmayan bir askere vererek izne göndermiş babama ve diğer meslektaşlarına, asla ve asla yüzlerine karşı söylemeyeceği nir şekilde küfür etmiş - göt ister çünkü - yazardı. büyük bir ihtimalle dönecektir hatta okuyordur şimdi sözlüğü.
"Özel mesajlar yoluyla, msne ve telefona taşınan boş muhabbetsizliklerin götürdüğü yatak odalarının, izbe kıyı köşe cafelerin ortasına boşalan eblek zihinlerinin ve pis avretlerinin içinde boğuluyor olmaları ve bu hayalle tek elle yazdıkları msjların, girdikleri boktan entrylerin ve yalakalıkların, içine ettikleri sözlük formatının artık yazılabilir, okunabilir olmaktan çok sıçılabilir ve boşalınabilir bir mecra haline getiriliyor olması da çok acı." gibi uzun uzun cümleler kurmaya çalışıp da başarıya ulaşamayan yazar topluluklarına inat başarıya ulaşan, zirvenin doruklarına çıkıp "sabuhaa gitme dedimm, beni terk etme dedim, sabuha çok beklettin, bir haber bile vermedin, saaaaaaabuhaaaa!" tarzı şarkılar söylemeye çalışırken olur da ayağı kayıp düşerse üzülebilitemin tavan yapacağı, sevilesi, sayılası, enseye şaplak, göte parmak atılası, hatta hakkında besteler yapılası, şiirler yazılası, resimler çizilesi, söyleşiler yapılası yazar.
sözlük yazarlarına kaşar diyerek hakaret etmiş yazardır. 17 nisan da zirveye beklediğim yazar. peynirler hakkındaki engil bilgilerini bir de gözümün içine baka baka anlatırsa o zaman ona saygı duyacağım. *
kimine göre samimi, kimine göre ukala, kimine göre kendini bilmez, kimine göre çok komik, kimine göre sevecen, bana göre iyi bir dost kişisi.
hazır aklıma gelmişken;
"Onu duyduğunuzda: "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır" demeli değil miydiniz?" Nur (24/16)
bu neydi şimdi diye düşünenler olabilir. olsun.
sözlük altın günü gibi olmuş mübarek. yarın da hangi yaza hangi yazarı aldatmış olsun konu.
herkes çamur atsın, izi kalsın.
nasıl bir iştir bu anlamadım.
adam daha soluklanmadan hoop tekrar çaylak.
eminim bu da diğer sefer olduğu gibi saçma bir nedendir.
hatta neden bile yoktur.
hayır yani hiç şaşırmam çünkü burası uludağ sözlük ve brankhos bir erkek.
cüretkar, küstah ve gülümsemeyi unutmuş. itiraf etmeliyim ki, dili akıcı-anlaşılır ve kalem sağlam, birikim sahibi.
agresifliğini üzerinden atarsa unutulmazlar arasına gireceğine kalıbımı basarım.
hatırlatma ve teessüf: bayan yazarlardan caty blake muhteşemdir.
80-90 yaşında olduğunu düşündüğüm, balkonuna kaçan topu bıçakla patlatan tipte, ota boka kızıp kendince sinir yaptıktan sonra saçmalayan yazar. hıncal uluç'un sözlük çakmasıdır sanırım.
(bkz: varoş kızlarımızın mide bulandırması)
daha çok bu arkadaşa ithafen yazılasıymış. kendiside ciddiye almaz eğlenirmiş bizim sinirlenmemize, bir psikanalize yatırsak kimbilir altından ne tramvaylar çıkıcak taa nerelere götürecek bizi bu tatminsizliklerle dolduğundan şüphelendiğim, ben dünyayı ciddiye almam, siz zavallılar ile eğleniyorum, öylesine iş yerindeki sıkıcı zamanlarımı geçiriyorum ayakları.
eğer yazdıklarının altını dolduracak birisiyse kendisine mustafa hakkında her şeyi bir daha izlemesini ve aşşağıladığı insanların damarına basmak için neden bu kadar dolduğunu anlamaya çalışmasını tavsiye ederiz. şaka maka insan gördüğüdür farkettiğidir içinde aslında. o varoşların paspallığı ve çirkinliği ile eşleşen bir şey olmasa içinde fark edemezdin gülüm, tıpkı gizli eşcinsellerin herkesi ibnelikle suçlaması gibi, içinde olmayanı fark edemez aslında kimse.
bırak bizi kardeşim, madem o kadar güzel senin hayatın, git mc donaldsdan kız kaldır, yoncaya ve dahi my love ru ya falan takıl rusca öğrenirsin hem, biz zavallılarıda burda kendi halimizde rahat bırak bi zahmet.
ama ne fayda, bunu okurken bile muhtemelen, kafasından geçen sadece kaç kelime harcanmış kendini nitelemek için, karşısındaki insan ne kadar zaman harcamıştır. onun derdindedir beyimiz. ne söylesek fayda etmez kafasındaki counter kelime saymaktan anlama varamaz hale gelmiş. kendine değer yükleme kaygısı cep telefonundan, ayakkabısından sıçramış ta içine, özüne kadar akmış garibimin.
yavrum buralar hep dedemin bahçeleriydi bir zamanlar ayaklarını bırak, nerden çıktığını biliyoruz, nereye gireceğini de, biraz sabred; üsluba gel, haya edinde, belki işin bitmeden evvel aynaya baktığında görebileceğin 3-5 kuruşluk yüzün arta kalır bu delilikten.
entrysinde yarak kafalı dediği insanların bu ülkede şehit olduğunu düşünürsek. birşeyi yazarkende kendisinin 10 kere düşünmesi gerektiğini düşünüyorum şahsıdır. zira kendisine yarak kafalı desem çaylak yaparlar beni burada ama beyfendiler bu ülkenin astsubaylarına yarak kafalılar diyebiliyor herhangi bir sorunla karşılarşmıyorlar kendisi bu hakkı bana verdiğine göre kendisine yarak kafalının tekidir demek en doğal hakkımken demiyor kendisi yarak kafalının teki değildir diyorum.
umarım bu entrysini bir gaflet anında yazmıştır , yoksa neden yarak kafalı desin hiç tanımadığı normal insanlara.
kendine bakımlı, güzel kadınları layık gördüğüne inandığım yazar. zira kızlarda hoşlanmadığı ne varsa döküyor sözlüğe başlık olarak şu aralar. "yavrum, bu kafayla daha çok beklersin" demek isterdim kendisine ama, burası türkiye, insanları acayip olduğu gibi, kızlarıda acayip. kesin bulursun öyle birini.
"başlık sıçmak" kelimesinin kime göre ve neye göre yasak olduğu karmaşası içinde çaylak yapılan yakışıklı, espirili, laf ebesi dost kişisi. gözlerinin içinde masumluğunu hala saklayan, içindeki çocuğu ise hiç bırakmayan eşsiz sebep. yaşamak için gerekli sebep. sert micazına rağmen sesindeki durgunluk sarp kayalıklara çarpan dalgaların sesi gibi huzur verici gerçek. gerçeğin içinde kaybolup giden sessizlik.