15 temmuz 2016'yı 22.00 22.30 sularına kadar boşuna yaşadıgıma inanarak ilerliyordum,
lakin o geceden sonra biz Türkler sistemi geriye 1923'e geri yüklemeye başladık o zaman bana bir heves ve gaye geldi.
insanların çoğunun hissettiği şey. çünkü insanlar kendi hayatlarını değil, toplumun kendilerine dayattığı hayatı yaşıyor. önce oku, sonra da bir meslek öğren diyorlar ve insanlar da ya üniversite okuyup beyaz yakalı oluyor, ya da bir şekilde para kazanmayı öğreniyor. ardından bir aile kur diyorlar ve bu sefer de evlenip geçim derdine düşüyor. sonra yıllarca çalışıp emekliliğini bekliyor ve emekli olduktan sonra da ölümü.
sonuçta kaç kişinin hayali, bir şirkette takım elbisenin içinde ve camları bile açılmayan bir plâzada onlarca yıl sabah dokuz akşam yedi çalışmak olabilir ki. mesela birçok kişi dünyayı gezmek istediğini söyler ama çoğu bunu gerçekleştirmez. ne de olsa iş, güç, kariyer, çoluk çocuk vs buna engeldir. çoğu insan işinden memnun değildir ama çok azı işini değiştirmeye cesaret edebilir. insanların aslında yaşadığı hayattan çok farklı hayalleri vardır ama hiçbir zaman bunu gerçekleştirmeye çalışmaz. çünkü kaybetmekten korkar. o yüzden oscar wilde'ın da dediği gibi; insanların yüzde doksanı yaşamazlar, sadece vardırlar.
mal olduğunuzu gösteren histir. kendini boş beleş bir işe yaramaz olarak görüyorsanız zaten yoksunuzdur. ayrıca devamlı bir melankoli devamlı bir kitap karakteri gibi yaşamaya çalışmaya çalışan tiplere gıcık oluyorum amk. evet.
saçmalık ve anlamsızlık içerisinde boğularak sürüklendiğinizi anladığınızda yaşadığınız ve hiçbir şey konusunda istekli olmamanıza sebebiyet veren histir.
hayatı iyi yaşayamayınca hissedilebilecek histir ancak yine de intihar kötüdür. bir şeylere gereğinden fazla anlam yüklememek lazım. zaten herkes bir gün ölecek diye düşünülüyor.