boşluktaki insanların birbirlerine yavşama ritüeli

    1.
  1. peşin not: daha önce farklı bir sözlükte farklı bir nickle yazdığım yazının birebir aynısıdır, bugün okuduğum bir entry sonrası, buraya da yazmaya karar verdim ve yazıda değişiklik yapmaya üşendim.

    içeri girdiğimde yalnızlığını sıvazlıyordu...

    hepimiz yalnızız, hepimiz boşlukta süzülen düdüklü tencereleriz, hepimiz bir şey yitirmiş, hepimiz bir başka şey aramaktayız, bir acısı var hepimizin, çok da tatlıyız hepimiz, hepimiz birimiz için, bay bay hepimiz.

    ne dediğini, ne yaptığını bilmeyen insan, boşluktadır mütemadiyen ve o boşluk, şuursuz bir sarhoşluktur aslında, yüreğinden ziyade, içgüdülerinin, dürtülerinin götürdüğü yere gider insan.
    bu konudaki limiti ise, kendine bir eş ararken zorlar, şairin paylaşılmaz dediği yalnızlığı sığdıramaz içine, sanır ki birkaç günlüğüne, birkaç sevişmişlikle paylaşılır yalnızlık.

    nacizane, hemen her yazımda değinmeye çalıştığım, şu internet mevzuu, bu konuda da ayrı bir ruhsuzluk, ayrı bir yapmadeğer katmakta insana, mış gibi ve muş gibi yapıp, kendini ve karşısındakini bir yalana inandırma çabası, adeta bir vazgeçilmezimiz ve kendimizi alamadığımız bir huyumuz olmuş.

    mektupların ucu yakılmaz olduğundan, sevgilinin koynuna, boynuna sürülmez olduğundan beri, hızla değişti ve yalancılaştı insan duyguları.
    bir internet sitesinde başlayan, kısa süreli çıkar ilişkileri, bedava sms haklarından yararlanılarak, kısa mesajlarla bitirildi -öyle ki, ücrete tabi olsa o mesaj, bitmeyecekti belki-

    neyse bu konuyu ayrıca parmaklamak gerek.

    devam edelim.

    yalnızlığın o tuhaf boşluğuna düşmüş insan, hemen herkesin bildiği, o 'rüzgarların önünde bir kuru yaprak gibi' betimlemesinden hiçbir eksiği olmaksızın, o yana, bu yana savrulur durur.
    bir anlığına, herkese mavi boncuk dağıtır, bir anlık herkesi sever, bir an herkese aşık olur.

    sormaz da kendine, 'bunu neden yapıyorum?' diye
    çünkü farkında değildir bile çoğu zaman, ayşe'ye gülümserken, fatma'nın elini tutar, ahmet'le gezerken, mehmet'i düşünür, parktaki sarışın, otobüstekini unutturur, sokaktaki gizemli esmer mutlak bir aşktır fakat şu pencereden bakan da kim?

    velhasıl zordur bu boşluğu taşımak, yamalarla doldurmaya çalışmak, bir yalan uydurup, önce kendini, sonra herkesi inandırmak...

    bir gidenin bıraktığı boşluk da değildir bu, aslında insanın kendi içindeki boşluğa düşmesidir -ki, kendi eliden başkası çekip alamaz- ve bu durumun ciddiyetini anlayıncaya dek, çok acı çekecek, çok kan kaybedecektir...

    ve işin en kötü yanı, bu boşluk, demin bahsettiğimiz, internetin fahişe yanıyla birleşince, ortaya akıl almaz bir tablo çıkıyor.
    yani şöyle biraz yükselip, dünyaya yukardan baksan, insanların ne sikik bir halde olduğunu, hani derler ya 'bütün çıplaklığıyla görürsün...

    yeter bunca felsefe ve edebiyatın beline tekme, birazcık da karikatürizm * sanatından faydalanalım.

    bu durumu, en kısa yoldan, şukufe ve selami'nin bilgisayarlarından izleyebiliriz:

    şukufe says:
    nbr?
    selami says:
    ii snden?

    -ii ben de saol, nabıosun?
    -hiiç, sen?
    -ben de hiç valla :p
    -ehehehe, ya pardon senin isim neydi?
    -yuh, şukufe yazıyo ya
    -ya pardon, çok özür dilerim, ben biraz leylayım da bu aralar :s
    -no prblm =p hayırdır?
    -hatunla ayrıldık
    -hmm anlıorm, ben artık kapadım o dftrleri
    -niye?
    -olmuo yapamıos
    -hmmm, yanlış anlama ama, eğer bu resimdeki sensen, o kaybetmiş demektir (=
    --eveeet, daha 2 dk olmadan yavşamaya başladık, bakalım 15 dk sonra ne alemdeyiz--
    -kaydettin mi?
    -ya çaldırsana, heh tamam oldu
    -ya ama ben orayı bilmiorum ki
    -çok kolay ya, xx in karşısında, x pastanesinin hemen yanı
    -ok o zaman görüşürz yrn
    -görüşürüz aşkım -aşkım mı, lan göt, daha 10 dk önce adını bilmiyordun-
    -mujuks =p -al birini vur ötekine-
    --şukufe çevrimdışı--
    arzu says:
    bebeem?
    selami ibnesi says:
    tatlıım (=

    -nbr?
    -ii senden naber, nasıl geçti sınavın?
    -ne sınavı?
    -yaa pardon, bizim memetle karıştırdım
    -beni memetle mi karıştırdın?
    -cnm bi dk tel
    --selami ibnesi çevrimdışı--
    kemal says:
    arzucum, naber canım?

    arzu şıllığı says:
    iyi aşkım senden naber?

    -iyi ben de, özledin mi beni
    -dün gece hala aklımda, özlemem mi bebeeem =d

    yok artık, sen de çok abarttın diyenlere tek bir sözüm yok, artık izah etmeye çabalamıyorum, sadece gördüğümü anlatıyorum, ha bu durumu kabul etmek istemeyenler, kendine konduramayanlar da eminim ki, 'kişi kendinden bilir işi' klişesini kullanıp kurtulabileceklerini sanıyorlar, olsun ne yapalım, varsın 'bu hikayedeki mal sensin' desinler, ona da razıyım ama yeter ki, bir kerre olsun, düşünsünler...

    -selam ben yeni iş arkadaşınız aslı
    -ne kadar memnun olduğumu anlatamam aslı hanım
    -haha ben de
    -buyrun oturun, bi çay içelim, sonra da sevişiriz
    -...
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük