boşluk yoktur bol şarap vardır diyen havari

entry2 galeri0
    1.
  1. fedainin kudretidir. şu sözleri fısıldamıştır kulağıma, dikkatli okuyunuz:

    dünya çok ilginç bir yer, kendinizi bir an uzay boşluğunda düşünün, oksijen yok ama hiç bitmeyen tüpünüz var, azotunuz karbondioksitiniz. hayallerinize bir hayal daha sığdırın yani.

    boşluğun içinde yaşayan insanlara sesleniyorum, boşluktayım diyenlere. hiç o kadar boşlukta olabildiğinizi düşündünüz mü. kaçıp sığınacak başka yeriniz yok, biz dünya üzerinde yaşamaya programlanmışız. boşluktayım deyip dünyaya sığanmayanların sonu nedir söyler misiniz! sizin sonunuz biraz bencillik. boşluğunuzda geziniyorsunuz çünkü; dışarı çıkmak istemiyorsunuz. gözleriniz sadece içinizdeki yangınları görüyor. içinizdeki erdem yerine, içinizdeki acılarla konuşuyorsunuz durmadan. istiyorsunuz, devamlı istemekle meşgulsunuz. sizinle konuşulduğunda sıradan bir insan nasılsa, siz de onun rolüne bürünüyorsunuz. bencilsiniz yani. kendinizi yansıtmaktan korkuyorsunuz. korkalık biraz kendize güvensizliğinizden kaynaklanıyor ve yalnız kaldığınız her saniye, yeniden dünyanız farklılaşıyor, tekrar bir açlık içindesiniz, muhtaçlık, bir şeylerle oyalanıp zaman geçirmeye çalışıyorsunuz ama aklınızdan çıkmıyor o istek, ben olma duygusu. korkunun ecele faydası yoktur, yaşayabildiğin kadar varsındır bu dünyada, ot gibi işkence çekmekle ne dünyanın dışına çıkabliyorsun ne de içinde yer alabiliyorsun. '' bana buyurdular! '', insanlığın sözlerini. bir zehir içtim kendimden ve dışarı saldım. sizlere ve ' olmayanlara '. kendin olmadığın için boşluksun bu dünyada, ve kendin olmadığın her saniye, kuyu seni daha da fazla içine çekecek. oysa belki attığın her adım, üstüne yenisini ekleyecek bir gerçektir. belki nefretini saldığında daha da dolu düşünmeye başlayacaksındır. içinde duygularından eser kalmamış ama o duygu yığını insanlara sesleniyorum. yapmak istediklerin erdem sayesinde var olur. erdemini kendinde aramadığın sürece, hayatı da kendinde göremezsin, başkalarını suçlar durursun. ve oysa hatalı hiçbir zaman karşıdaki değildir, karşıdaki varlık da değildir, zaman seni sürüklüyor, her saniye ve hissedemediğin en küçük tüm zaman dilimleri bile dünyayı, evreni her şeyi yeniden yaratıyor, oysa sen kendi içine gömülmüş bencillik oyunlarını oynuyorsun. kime karşı o da bilinmez. boşlukta olmak diye bir şey yoktur, kendinden kaçmak vardır. her insan kendi pisliğini bilir, ama unutmak zorundadır. bırak o pisliği unutma, bırak dünyaya sal ve yok olsun. erdem ruhundaki hünerdir, tinindeki acıdır, güzelliktir. sevdiğin biri varsa dünyada, her an yok olabilir, tek kalemde silmeyi bilmelisin, sevmeyi bildiğin gibi, eğer gerçekten seviyorsan asla kaybetmemeyi de bilmelisin, kaybettiğin ve asla geri dönmeyeceğini düşündüğün zaman bile, erdemini göstermelisin, zaman her şeyin ilacıdır. beyin bize boşlukta oturup acı cekelim diye verilmedi. ve şimdi uzay boşluğunda tüpünü atmanızı istiyorum. oksijensiz yavaş yavaş kendinizi evrene bırakmanızı, nasıl kendi ruhunla seviyorsan, kendi ruhuna sen acı çektiriyorsun, kalbinle savaşa girme, yenilirsin, kendini dünyana bırak.. ama boşluğa değil. şimdi evreni göreceksin, ve üstünde tüm erdemlerin aynası var. zaman kendini çokça yenilediğinde, sen her şey, her şey de sen olacak. işte o zaman hükümlülerin, hükümsüzlükten öte bir yerde olduğunu anlaycaksın. herkes birer hükümlüdür, ama bunu sadece kişi kendisi blir. bunu bildiğinde istediklerine ulaşmanın zor olmadığını anlayacaksın ve o zaman bana dua edeceksin.. beni hatırlamayacaksın ama bana dua edeceksin..!

    evet kadehimi yudumlarken bunlar geçti aklımdan! eğer bir yalancı olsaydım, belki de sizi çoktan kandırmıştım. ama ne yazık ki anlayacak güçte değilsiniz. çünkü herkes kendi hükmünü oluşturur. benim hükmüm, sadece kendime. bencilliğime değil 'ben'ime..
    0 ...
  2. 2.
  3. şarabını içerken, bardağını elinden düşürmüş havaridir. kendine sinirlenip şu sözleri söylemeye devam etmiştir..

    bardak yere düşerken nasıl paçalandıysa, işte o an gibi parçalanır yüreğim. hiç bitmeyen yalnızlığın acısı değildir bu ya da devamlı süregelen mutsuzluğun acısı. gözlerdeki yılgınlığın acısıdır. kendini sevmezsen başkasını sevmesini de bilemezsin. kendindeki mutluluğu göremezsen, başkasına da mutluluk veremezsin. işte bardağımın kırıldığı an, şarabım döküldü yere. kan kırmızı rengindeydi; üstüme sıçradı. işte bunun acısıdır gözlerimdeki görüngüler. şimdi durun ve düşünün, birini kırmak için kırılmak gerekmez mi, öncelikle acı çekmek gerekmez mi acı çektirmek için, ve sonra da düşünün. var mıdır acı çekeren acı çektirmeyen, ruhunu satan mutsuzluğa. dünyadaki en büyük acı nedir? kulağına fısıldıyorum. fedakarlıktır. işte bunu bilen çok az sayıda insan var dünyada.

    şimdi onlardan birisin sen de..

    eğer bir yalancı olsaydım, belki de sizi çoktan kandırmıştım. oysa bardağım yere düşmemişti, düşmek üzereydi.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük